
GERİLİM SİYASETİ VE GÜNEYDOĞU'DA NELER OLUYOR?
Gerilim siyaseti olduğu yerde kalmaz,mutlaka trajik sonuçlara sebep olur. Ok meydanında dün bir göstericinin ölmesi, bu kutuplaştıran, ötekileştiren,aşağılayan siyasetin bir neticesidir.Sokakları savaş meydanına çevirenlerin büsbütün masum olduklarını söylemiyorum.Tek taraflı bakış tarzı bizi yanlış sonuçlara götürür.Olayların esasını kavramamıza, sağlıklı sonuçlar çıkarmamıza mani olur.Molotoflarla polis araçlarını yakanlar ne kadar suçluysa onlara malzeme verenler de o kadar suçludur. Aylardır sokakları hareketlendirmek isteyenlere malzeme veriliyor.Toplumu kışkırtmaya müsait ne kadar malzeme varsa önlerine atılıyor.Teskin edici,yumuşatıcı bir siyaset yerine sokağa çekici bir siyaset izleniyor.Sonunda ortaya işte böyle daha istismara elverişli daha vahim ve tepki doğurucu olaylar çıkıyor.
Baskıcı siyaset her zaman beklenen neticeyi vermez.Evinde oturup seyredenleri bile konuşmaya, sesini yükseltmeye teşvik eder.Marjinal örgütlerin taban genişletmesine,mağdur postuna bürünmesine zemin hazırlar.Toplumdaki antipati ve çekinceler bir anda tersine dönmeye başlar. Mağduriyet her zaman çok prim yapan bir şeydir. Bir anda yakılan araçlar, yaralanan polisler, kundaklanan iş yerleri unutuluverir.Onun için kıvılcım sağa sola sıçrayıp yangına dönüşmeden tedbir almak gerekir.
***
Sokağın gürültüsü bazen daha esaslı toplumsal meselelerin gündem dışında kalmasına yol açar.Bazen sokak kontrollü olarak hareketlendirilir.Toplum cambaza bakarken başka bir siyasetin sonuçları dikkatlerden kaçırılır. Soma, sokak derken Güneydoğu’da meydana gelen vahim gelişmeler unutturuldu. Terör örgütü kontrollü eylemlere yeniden başladı. Karakollar, helikopterlere taciz ateşleri açıldı. Askerlerimiz yaralandı. Karakol yapılan alanlar basılarak Türk bayrağı indirildi. Egemenliğin reddi anlamına gelen bütün bu teşebbüsler iktidarın hiç ilgi alanına girmedi. En son iktidara yakın Haber vaktim de Fatih Akkaya önemli bir habere imza atarak Güneydoğu’da okullarda PKK’nın kendi müdürlerini seçtiğini yazarak iktidarı uyardı. Açılım süreci başlarken iktidar hiçbir taviz verilmediğini, teröristlerin ülke dışına çıkıp,silah bırakacaklarını söylemişti. Bu sözlerin hiç biri tutulmadı. Son olaylar yurt dışına kimsenin çıkmadığını açık bir şekilde gösteriyor. Okullara PKK’nın müdür ataması T.C. devletinin tasarruflarının tanınmadığının ilanıdır. Kaç aydır paralel yapı hikayeleriyle toplum uyutuluyor.Kendi müdürünü atayan, yargısını kuran, vergisini toplayan bir ihanet yapılanmasını görmezden gelip üç beş hırsızı, rüşvetçiyi yakaladılar diye birilerini paralel ilan etmek tam bir komedidir.Devlet içinde devletin temel değerlerine aykırı her türlü yapılanma batıl ve gayri meşrudur. Ortada devleti tanımadığını açıkça ilan eden bir örgüt varken dikkatleri kontrollü bir şekilde başka tarafa yöneltmek bu ihanet yapılanmasının cürmüne ortak olmaktır.Bu asla akan kanın durmasına yönelik bir teşebbüs değildir. PKK/BDP ikilisinin bugüne kadar açılımla ilgili serdettiği görüşler Türkiye’nin sistemli bir şekilde bölünmeye götürüldüğünü göstermektedir.Devlet kurumlarında yayılan bu yapılanmanın sonu de facto bölünmedir.Terör örgütü ile silah bırakmanın pazarlığı değil Türkiye’nin kaderi pazarlık konusu ediliyor.Örgüt son derece sistemli bir propaganda ile ülkede iki ayrı otoritenin varlığını kabul ettirmiştir.Bunun bir adım ötesi, bu iki ayrı otoritenin varlığına göre devletin yeniden yapılanmasıdır.İstiklal harbinde parçalanıp çöp tenekesine atılan Sevr planı, iktidarın eliyle yeniden hortlatılmıştır.Bitirilen terör değil, Türkiye’nin milli bütünlüğüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.