
GÖZALTILAR,BBP'NİN TAVRI ve BAĞIMLI ÜLKÜCÜLER...
Ne diyordu göz altına alınan Polis şefi;” Ben Türk-İslam terbiyesini ailemden, devlet geleneğini Polis akademisinden aldım. Ne paraleli, ben polisim, hırsız, bölücü gördüm mü yakalarım. İki tane ebleh çocuk için vatan evlatlarının başını yemek isteyenlere yazıklar olsun.” Gözaltılara bu sözlerle, diğer polislerin, “biz haram yemedik,vatanın bekası için çalıştık,” mealindeki sözleri damgasını vurdu. Onları kelepçeleyerek istiskal edeceğini sananlar, polislerin duruşu karşısında abandone oldular. Cemaate giydirilmek istenen suçlu gömleğini parçalayıp attılar. Cemaatçi veya paralelci yaftasının ne kadar gerçek dışı olduğu bir defa daha görüldü.
İktidar kendine komplo kurulduğuna toplumu inandırmak için,17 Aralık operasyonunu yapanları cemaatçi diye takdim etmek zorunda. Operasyonda görevli olanların farklı düşüncelere sahip olması demek, paralel yapı iddialarının çökmesi, dolayısıyla 17 aralıkta su yüzüne çıkan çirkinliklerin doğrulanması demek. Onun için operasyonda görevli herkesi cemaatle irtibatlandırarak komplo iddialarını temellendirmeye çalışıyorlar.Ancak gözaltına alınan polislerin açıklamaları ile, ortada –tek bir düşünce mensubiyetini ifade eden- türdeş bir topluluğun olmadığı görüldü.Göz altına alınanların ortak noktası bir gruba aidiyet değil, kendi ifadelerine göre,haram yememek, harama göz yummamak ve Türk milletinin bekası için çalışmaktı. Serbest bırakılan bir müdürün, “Polisle mücadele,Terör örgütü ile müzakere” sitemi,bir başkasının,” şehidimize kelle diyenler utansın” şeklindeki sözleri buluşulan ortak paydanın ne olduğunu gösteriyordu.
Gözaltılarla cemaati mahkum edeceğini sananlar, kendi kendilerini mahkum ettiler. Bana göre cemaate hiç tahmin edemeyecekleri kadar, kamu vicdanına seslenme imkanı verdiler. Polislerin söz ve davranışları daha önce göz altına alınanların söz ve davranışlarıyla karşılaştırıldığında, mukayese edilemeyecek kadar bir kalite farklılığının varlığı göze çarpıyordu. Eşleri, çocukları,yakınları ile milli vicdanda derin izler bıraktılar. Ülke ve millet meselelerine duyarlı olduklarını her hareketleriyle gösterdiler. İçlerinde alanında kaynak gösterilen kitaplar yazanlar bile vardı. Söz gelimi Ömer Özüdoğru’nun “Kurmanç’ların ve Kürtlerin Kökeni “isimli eseri bu alanda önemli çalışmalardan biri. Bir dönem kitabın bölgede okunması bölücüler tarafından yasaklandı.Hülasa, kin ve intikam hırsıyla adamına göre mahkeme kurup tuzak kuranlar, Polislerin kararlı ve kendilerine güvenen tutumlarıyla kendileri tuzağa düştüler. Toplum, gerçekle propaganda arasındaki farkı kendi gözleriyle görme ve yalan rüzgarıyla üfürülenlerin ne kadar gerçek dışı olduğunu müşahede etme imkanı buldu.
****
BBP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleme kararı üzerine daha önce toprağı sürülmüş olan birkaç kişi düğmelerine basılmasıyla birlikte kazan kaldırdılar. BBP bu kararı alırken camia içindeki hemen herkesle istişare etti. Hatta o istişarede alınan kararın altında şimdi bize sormadılar diyerek isyan edenlerin imzası da var. Karar BBP’nin misyonuna da, çizgisine de uygun . Aksini söyleyenler ya Yazıcıoğlu’nu hiç tanımıyorlar, ya da şu birkaç yılı uzayda geçirdiler. Ülkücülere kafatasçı fatiha bilmez bir güruh diyen Başbakan’ın sözlerinin kayıtları internet sitelerinde duruyor.Bugün hiçbir büyük ihale rüşvetsiz verilmiyor.Yazıcıoğlu’nun AKP yönetimini iş birlikçi olarak niteleyen açıklamalarının kayıtları da internet ortamında mevcut.PKK ile al takke ver külah halleri ortada. Güneydoğu adeta terör örgütünün insafına terk edilmiş durumda.AKP iktidarının bakanlar kurulunda her eğilimden bakan bulunmasına rağmen tek bir Ülkücü-Milliyetçi yok. Bütün bu gerçekler ortadayken aksi yönde bir karar alınması BBP’nin misyonuna ihanet olurdu. Bugün istişare edilmedi diye ortalığı velveleye veren birkaç kişiden ibaret bir grup. Şikayet listelerinde AKP veya Başbakan hiç yok. Yazıcıoğlu cinayetinin üstünü örtmek isteyenlere en küçük bir eleştirileri mevcut değil. Rahmetli Yazıcıoğlu,” bizim tarlayı bile sürmüşler,” derken işte bu tip kombinezonlara işaret etmişti.Kendi adayımızı niye göstermedik tepkileri de gerçekçi değil.Anayasa2nın 101. maddesi açık,aday göstermek için ya yirmi Milletvekilinin teklifi yahut Yüzde onluk oy oranını temsil eden partilerin bir araya gelmesi gerekiyor. Var mı BBP'nin böyle bir imkanı? Yok. Bu yöndeki beyanlar hamaset ve çarpıtmadan başka bir şey değil. BBP yönetimi bu olayları fırsat bilerek kendini yenilemeli,bunu bir avantaja çevirerek kamburlarından kurtulmalıdır.
***
CB seçimleri yaklaşınca –Bağımsız Ülkücüler-yeniden devreye sokuldu. Referandum döneminde iki ayrı grup vardı,biri bizle hareket eden ve refererandumdan önce tek bir AKP’li ile görüşmemiş, kendi insiyatifi ile hareket eden grup. Diğeri ise bugün yine sahne alan AKP kontrolünde organize olan diğer grup.İçinde olduğum grubu benle bir arkadaş organize ettik,deklarasyonunu ben yazdım, gazeteler manşete taşıyınca sn Bahçeli cevap verdi, böylece hiç kimsenin farkında olmadığı küçük bir insiyatif ülke gündemine oturarak cisminden daha büyük bir tesir icra etti. Derdimiz AKP’ye destek değil,referandumun içeriğine destekti, bunu deklarasyonda da belirttim. Bana göre MHP’de o referanduma destek vermeliydi. Erdoğan sistemli olarak öteki partileri karşı tarafa itekleyerek demokrasiyi savunan tek parti durumuna geldi.MHP’nin muhafazakar seçmenle münasebeti bozuldu, Orta Anadolu AKP’nin güdümüne girdi.MHP’nin bugün en büyük handikapı muhafazakar seçmenle arasındaki ilişkiyi henüz onaramamış olmasıdır. Ama son dönemlerde izlenen siyasetle bu kitle ile MHP’nin arasındaki mesafe kısmen kapanma eğilimine girmiştir. PKK ile masaya oturulur oturulmaz bunu önce özerkleşme sonra bağımsızlaşma yolunda bir adım olarak gördüğümden hemen o gün bir mülakat yaparak referandumda verdiğimiz desteğin kendi adıma bittiğini söyledim. Bizim deklarasyona imza atanların çoğu da bugün benimle aynı kanaatte. Diğer gruptan da bir çok kişi gidişatı fark ederek desteğini geri çekti. Şimdi yine Ülkücü-Milliyetçi kesim üzerinde bir kafa karışıklığına yol açmak için bir avuçtan ibaret bu kesim ön plana çıkarılıyor. Maalesef, bu arkadaşlar Başbakan için değerlerinin, içinden çıktıkları camiaya küfretmek kadar olduğunun farkında değiller.AKP'nin yedeğinde bağımsız ülkücü olunmaz,olsa olsa boynu yularlı ülkücü olunur. MHP’nin İhsanoğlu kararı doğru bir karardır. Kendi adıma yanlış bulduğum bir şeyi söylemekten imtina etmeyen biri olduğumu her halde yazılarımı okuyanlar teslim ederler. Olsaydı yine söylerdim.İhsanoğlu MHP ve Milliyetçi camianın değerler dünyasına yakın bir isimdir. Dün söylediği, “her şey bölüşülür vatan bölüşülmez” sözü yeterince açıklayıcıdır.Ülkücüyüm diyenin İhsanoğlundan gocunacak bir yanının olmaması gerekir. Geldiğimiz noktanın sorumlusu da o değil. Bu minvalde, Bağımsız ülkücü yaftasıyla yapılan açıklamalara gösterilecek en doğru tepki,dikkate almamak,görmezden gelmek, cevap vermeye gerek görmemektir. Aksi yöndeki çıkışlar, seslerini daha büyük bir kitleye duyurmaya, dolayısıyla onları konuşturanların işine yarar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.