İSLAMIN İTİBARINA SIKILAN KURŞUNLAR...

 Fransa’da haftalık karikatür dergisi Charlie Hebdo'ya yapılan saldırıyı iyi analiz etmek lazım. Kınamak, Müslümanlık bu değil, gibi açıklamalar artık kimseyi tatmin etmiyor.Öldürmeyi,kan dökmeyi İslam’a hizmet gibi gören geniş bir çevre var. Kınayanların bile birçoğu, içten içe bu tür eylemlere destek veriyor.

Peygamber efendimizin aşağılanması, tahkir edilmesi elbette hiçbir şekilde kabul edilemez. Fikir özgürlüğünü kutsalları tezyif noktasına kadar götürmek toplumun bütün değer yargılarını alt üst eder. Özgürlüklerle, dini değerlerin korunması arasında bir denge bir türlü kurulamadı. Bugün yaşanan acıların arkasında biraz da küresel çapta kabul görmüş bir norm oluşturamamanın etkisi var.

Karikatürleri sadece Batı’nın bilinç altına bağlamak,Haçlı zihniyetinin bir kalıntısı olarak görmek yeterince açıklayıcı değil. Batı’da tam aksi kanaatte olan toplumu itidale davet eden aydınlar da var. Nitekim Hollande’de soğukkanlılığını koruyarak, eylemin İslam’a mal edilemeyeceğini söyledi. Bugün Batı’da bir İslamafobi varsa sorumlusu sadece batının tarihi arka planı değildir.İslam adına o kadar yanlış işler yapıldı ki, bu algı bizzat Müslümanlık adına hareket ettiğini söyleyenler tarafından beslendi. Belki İslam’ın aydınlık yüzü gösterilebilse bugün farklı bir Batı dünyası ile karşılaşmak mümkün olabilecekti. İslam adına ne gösterdik ki, farklı bir algı bekleyelim?

Niçin böyle oldu sorusuna onlarca cevap vermek mümkün. Uzağa gitmeye gerek yok,son bir yılın basit bir muhasebesi bile bize bazı ipuçları vermeye yeter.İslam’ın yasakladığı hırsızlığa, yolsuzluğa, rüşvete haram diyemeyen din adamları görmedik mi? Müslümanlığı siyasetin ayakları dibine serip onu bağlamından çıkararak araçsallaştıran sayısız siyaset adamına tanık olmadık mı? Bırakınız Afganistan’ı,Pakistan’ı Irak’ı bu ülkenin dini otoriteleri kaç defa terörü kınayan açıklamalar yapabildiler? Fransa’da öldürülen gazetecilerle Güneydoğu’da öldürülen bebeklerin,kadınların,çocukların ne farkı var? Dünya daha terörün ne olduğunda bile ortak bir tanıma ulaşamadı. Çünkü herkes menfaatine uygun gördüğü örgütün arkasında pusuya yatarak dolaylı bir savaş veriyor. Onun için kimse ortak bir tanımda buluşmaya yanaşmıyor.Nitekim Hollande Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadından biri olan Fidan Doğan ile görüştüğünü söylememiş miydi? Son yıllarda özellikle İran Devriminden sonra orta yolu temsil eden ehli sünnet Müslümanlığı büyük yara aldı.Dini otoritelere sistemli bir şekilde güven azaltıldı. Din için uzmanlığa gerek olmadığına herkesin kolaylıkla fetva verebileceğine dair bir algı oluşturuldu.Köşesiz,şekilsiz, herkesin nefsine göre yorumladığı farklı din algıları ortaya çıktı.Üç beş sayfa Kuran okuduktan sonra önüne geleni yargılayan, hatta tekfir eden müçtehit taslakları etrafı doldurdu.Dini ilimler ehil olmayan ellerde bir ulufe aracı haline getirildi. Buna geri kalmışlık, batı karşısında duyulan eziklik, sömürü,diktatör yöneticiler karşısında çaresizlik de eklenince silah bir çıkış yolu gibi göründü.Asr-ı saadete dönüş adı altında zamandan kopuldu. Zamanlar arası tenakuz veya uçurum bu tür eylemlerin fikri alt yapısının oluşmasına katkıda bulundu.Her çağın kendine has bir ruhu bir üslubu olabileceği hesap edilemedi. Dünden ilham almak yerine düne dönme hatasına düşüldü.Netice olarak, ortaya din adına, dinin bugünkü anlayış ve dünyayı kavrayışı ile hiç bağdaşmayacak eylemler çıktı. Çuvaldızı kendimize dürtmezsek bunların devamı da gelecektir. Kimse bu tip olayları kahramanlık,yiğitlik olarak nitelemesin.Atılan her kurşun İslam’ın itibarına,rahmete çağıran yüzüne sıkılıyor.Bu eylemler Allah’a giden yolları tıkamaktan başka işe yaramıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi