
MEZHEP SİYASETİ,ALPERENLER...
Mezhepleşme ve etnikleşmenin sonuçlarını bilmek için uzağa bakmaya gerek yok. Irak’da Suriye’de meydana gelen olaylar yeterince öğretici.Irak’a ABD müdahale ettiğinden beri,Suriye üç yıldır kanla yıkanıyor.İnsanlar etnik veya mezhep farklarını düşmanlık nedeni yaparak birbirlerini biçiyorlar.ABD’ ye direnecek iradeyi gösteremeyenler, birbirlerini yemek için yarışıyorlar. Bunun nedeni, bu ülkelerin etnik ve mezhep kimliklerini aşan ortak bir kimlik inşa edememiş olmalarıdır.Müşterek bir üst kimliğe sahip olmayan ülkeler, etnik ve mezhebi kışkırtmaların tuzağına daha kolay düşebilmektedir. Başbakan’ın rakip Cumhurbaşkanı adaylarından birini Zaza, Kılıçdaroğlu’nu Alevi olarak takdim etmesi etnik ve mezhep kimliklerinin gittikçe –ana kimliğin- yerini almaya başladığını gösteriyor.Müşterek kimliğin yok edildiği yerlerde alt kimlikler üst kimlik halini alabilmek için birbirleriyle amansız bir rekabete girerler. Bunun sonu kaçınılmaz olarak çatışma ve parçalanmadır. Başbakan benzer bir hatayı Şanlı Urfa ve Diyarbakır konuşmalarında da yapmıştı. Diyarbakır’da Hoca efendi için Türklüğünü ima ederek ırkçılık ithamında bulunmuş, Said Nursi’yi Kürt olması münasebetiyle hiç sevmediğini söylemişti. Şanlı Urfa’da da İhsanoğlu için benzer bir ima’da bulunarak Türklük ekseninde bir ırkçılık yakıştırması yaptı. Bu tanımlamayı yapanın kendini Türklük dairesi dışında tuttuğuna,Güneydoğu’lu vatandaşlarımıza bunlar sizden değil mesajı verdiğine şüphe yok. Bu durumda Başbakan’ın tek millet söyleminin havada kaldığını söylemeye gerek var mı? Etnik ve mezhep kimliklerinin altını çizerek tek millet olunmaz, olsa olsa kabileleşme olunur. Bugün gidilen istikamet de budur.
****
BBP’nin İhsanoğlu’nu destekleme kararına Başbakan’ın büyük tepki gösterdiğini daha önce yazmıştım.Partiler müstakil müesseselerdir. Farklı düşündükleri için farklı isimler altında teşkilatlanmışlardır. Bir partinin kendi geleneklerine göre tercih yapması onun en tabi hakkı, aynı zamanda varlık nedenidir. Her meselede bir başka partinin çizgisini takip eden bir parti varlık nedenini kaybeder. Aslında yadırganması gereken BBP’nin Erdoğan’a destek olması olurdu. Çok değil bir ay önce Yeni Şafak’ın konuşturduğu ETÖ sanığı Ahmet Zeki Üçok’un beyanlarını hatırlayınız. Üçok, cemaate ait Ötügen diye bir örgütten bahsetmiş, Alperen Ocaklarını da bu örgütün silahlı kanadı olarak takdim etmişti. Yeni Şafak bu akıl dışı haberi sürmanşetten verdi. Alperen ocakları bir terör örgütü olarak ilan edildi. Sağda solda CB seçimlerinden sonra cemaate yapılacak ikinci operasyonun Alperen Ocaklarına kadar uzanacağı yazılıp çizildi. Hangi parti gençliğine terör örgütü yaftası vurmaya çalışan bir partinin uydusu olmayı kabul eder?Bu bakımdan Başbakan’ın mideden, hazımdan bahsetmesinin hiçbir anlamı yok.Gazete manşetleri orada duruyor.Bir grubu, bir cemaati tamamen kişisel hırs uğruna yok etmek için,onunla hiçbir illiyet bağı olmayan bir başka gençlik hareketini de bu işe dahil etmek hukuksuzluğun skandal boyutuna varmasıdır. Kimin Cumhurbaşkanı olacağından daha önemli olan kimin bu şartlarda nasıl tavır aldığıdır.Horlanan, aşağılana, suçlanan bir hareketin bunu yapana müzahir olması nasıl beklenebilir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.