ÖDÜLLENDİREREK TERÖR ÖRGÜTÜ TASFİYE EDİLMEZ

 Beşir Atalay,dağdan inen PKK’lılara ev,kredi ve iş imkanı sağlanacağını söyledi. Terörü etkisiz hale getirmenin yollarından biri de rüşvettir. Silah bırakmayı teşvik,topluma kazandırmayı sağlamak için zaman,zaman bu tip tedbirlere baş vurulmuştur. Ama bütün bunlar dağdan inişlerin kesinleştirildiği,isimlerin belirlendiği süreçten sonra yapılması gereken şeylerdir. Dağa çıkmalar devam ederken ev,iş,kredi vereceğiz diye ilan etmek hem dağa çıkmaları teşvik etmek, hem de dağa çıkmayanı da çıkmadığına pişman etmektir. Atalay şimdi tam da bunu yapıyor. Açıklamaları ile dağ kadrosuna yeni elemanlar devşirmenin yollarını açıyor.

PKK’nın son yıllarda büyüme sebeplerinden biri de BDP’li belediyeler vasıtasıyla hapishane çıkışlı olanlarla, dağda mensubu olan ailelere sağlanan imkanlardı. Belediyeler terör örgütüne hizmet eden kurumlar haline getirildi. Çocuğu dağda olanlar,hapis yatanlar ve aileleri her türlü imkandan yararlandırıldılar. Teröre karşı olanlar ise ötekileştirilerek adeta iş yapamaz,ekmek bulamaz hale getirildiler. Yıllardır çark bu şekilde işlemesine rağmen bu belediyelere hiçbir yaptırım uygulanmadı. Çözüm sürecinden sonra ise PKK adeta bir eyalet hükümetinin iktidar partisi mevkiine çıkarıldı. Aylardır Lice’de Türk bayrağı yok.(vardır diyenlerden resmini bekliyorum). Semalarında PKK bayrağı dalgalanıyor. İndirilmesin diye militanlar altında bayrak nöbeti tutuyor. Çözüm diye topluma dayatılan, bölgenin PKK’ya teslim edilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilerek bir nevi özerkliğin inşa edilmesidir.

Milliyetçilik bir devlet kurma ideolojisidir. Her zaman direk devlet talebiyle ortaya çıkmaz,tepkileri azaltmak,dirençleri kırmak için insan hakları, demokrasi ve özerklik gibi kavramların arkasına saklanır.Bu merhalelerin tamamı devlet inşasından önceki ara istasyonlardır.Her istasyon nihai hedefe biraz daha yaklaşma imkanı sunar.Çözüm süreci PKK’ya bu istasyonları tek,tek geçme imkanını bizzat iktidarın eliyle sunuyor.Terörü ödüllendirmek,çoğu zaman onun kurbanı olan çoğunluğu cezalandırma anlamı taşır. İktidar şehidine, gazisine sunmadığı imkanı, terör örgütüne sunarak bütün bir milleti cezalandırıyor. Ülke-millet sevgisini anlamsız hale getiriyor. Toplumun direnme iradesini, milli reflekslerini yok ediyor.

Başbakan Güneydoğu’ya yaptığı son gezilerin birinde İhsanoğlu’nu ırkçılıkla itham etti. Daha önce hoca efendi için de benzer bir beyanda bulunarak Güneydoğu’lulara bu Türk sizden değil, destek olmayın demek istemişti. Onlar Türk(yani ırkçı) takdimi içinde bir başka gereceği, ben onlardan değilim imasını da barındırıyor. Bir Başbakan’ın bu tür beyanlarının ne kadar yanlış, ne kadar talihsiz ve sorumsuzca olduğunu anlatmaya gerek var mı? Irkçılığın,kavmiyetçiliğin en tehlikeli hali budur. Kendini onlardan ayırarak ben Türk değilim imasında bulunmak,Türk’ü ırkçılıkla eşit tutmak anlamına gelir. Bu Türklüğü boğmanın,bu ülkeyi kimliksizleştirmenin bir başka şeklidir. Terör örgütüne yaranmak uğruna ülkenin kültürel kodlarıyla oynamak, tersinden ırkçılık yaparak Türk kimliğine savaş açmak kimseye yarar getirmez. Terör örgütleri ödüllendirilerek, meşrulaştırılarak tasfiye edilemezler. Hele bunun zamanlamasının doğru yapılmaması doğrudan doğruya terör örgütüne hizmete yarar.Hedef topluma kazandırmak olmalı,mükafaatlandırmak değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi