PKK'DAN YARARLANMAYI UMARKEN

 Aslında terörü bırakmış bir PKK, Yeni Türkiye için çok kullanışlı bir malzeme gibi görünüyordu.

Başkanlık sistemine geçmek, ancak Türkiye’yi eyaletlere ayırmakla mümkündü. Üst kimlik tahrip edilmeden bu hedefe ulaşmak mümkün değildi. Türklüğe karşı alternatif bir Kürt kimliğinin dayatılması iktidarın elini güçlendirecek, eyaletleşmenin önünü açacaktı. Muhtemel hesap buydu. PKK Türk kimliğine karşı çıktıkça onu geri plana çekerek alt kimlikleri görünür hale getirmek, farklılaşan kimlikler üzerinden eyalet düzenine geçmek mümkün olacaktı. Onun için aylarca PKK’nın cinayetlerine, devletleşme eğilimlerine göz yumdular. Üst kimliği hedef alan yayınları içten içe desteklediler.Yandaş medyada milli kimliği ateş altına aldılar.Bir kimliği yok etmeden yerine bir başkasını ikame etmenin mümkün olmadığını biliyorlardı çünkü.

Lakin onca tavize rağmen PKK uysallaşmadı. Devlet kurmak için yola çıkmış bir örgüt olarak, kendi gündemini takip etmeye devam etti. Türk kimliği tahrip edildi ama PKK’nın hedefinin kimliksiz bir Türkiye değil, kendi kimliği ile var olacağı bir siyasi yapı olduğu hesap edilemedi. Bir hesap hatası da milliyetçiliğe bakıştaki mantıkla ilgiliydi. Klasik bakış milliyetçiliği ırkçılık olarak görür. Bu anakronik bakış tarzının bugünkü milliyetçilikle hiçbir alakası yok. Milliyetçilik devlet kuramamış topluluklar için bir devlet kurma doktrinidir. Devlet kurmakla Irk veya ırkçılık arasındaki tek bağ, devletin bir ulusa dayanması gerçeğidir.Milliyetçilikler artık ırklar üzerinden değil, diller ve kültürler üzerinden yapılıyor. Sınırlar dillere göre çiziliyor. Çünkü kimsenin alt üst oluşların yaşandığı bir dünyada kesin olarak etnik kökenini ispat imkanı yok.

Son yıllarda ana dilde eğitim etrafında koparılan fırtınanın nedeni budur. İktidar kan ve renk ırkçılığını takbih ederken, çağdaş milliyetçilikler dili ırklaştırıyorlar. Dolayısıyla lanetlenen milliyetçilikle yapılan milliyetçilik arasında en küçük bir benzerlik mevcut değil.

Milli kimliği tahrip etmek en çok PKK ya yaradı. Çünkü kimlik mücadelelerinde en büyük direnç ve engel üst kimlikten gelir. Alt kimliklerin kendine yer bulabilmesi ancak üst kimliğin zayıflatılması, kuşatıcı olma vasfını kaybetmesi ile mümkündür.Üst kimliği etnik bir kategori derecesine indirmek öteki etnik kategorileri, o kimliği üst kimlik olarak benimsemeleri imkanını yok eder. Bir etnik kategori niçin eşiti olduğu öteki etnik kategorilere üst kimlik olsun? Halbuki millet etnik bir küme değil, kültürel bir kategoridir. Kültür ise bir etnik topluluğa mal edilemeyecek kadar zengin bir birikimi ifade eder.İçine bir çok etnik kategorinin mirasını alabilir. Kültür beraberce hazırlanan bir değerler dünyasıdır.Etnisite ne kadar dışlayıcı ve tek renkli ise kültür o kadar içine alıcı ve çok renklidir. Ancak bu renkler birbiriyle uyumlulaşarak tam bir vahdet oluşturmuşlardır. Farklı etnik kümeler işte o vahit kültürün içinde millet olurlar. Farklarda değil, ortak değerlerde buluşurlar.

Sistem değiştireceğiz diye meselenin bu yönü ihmal edildi. Üst kimlik zayıflatılırken,alt kimlikler güçlendirildi.Etnikleşmeye karşı çıkanlar,millet mefhumunun içini boşaltarak etnikleşmenin faili oldular.Başkanlık hırsı uğruna Kürt Milliyetçiliğinden yararlanacaklarını sananlar,onun kendilerinden yararlandığını görmediler. Bu körlük Türkiye’yi cumhuriyet tarihinin en kritik noktasına getirdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi