
SİYASETİN TEMSİL KABİLİYETİNİ KAYBETMESİ VE AİHM KIBRIS KARARI
Başbakan gittikçe sertleşen üslubu ile Türkiye’yi içeride yönetme, dışarıda temsil etme yeteneğini hızla kaybediyor.Kutuplaştıran, geren siyaset anlayışına Soma’da vatandaşını tokatlayan Başbakan görüntüsü tuz biber ekti.Bu resimle uluslararası toplumda saygı görmek, etkili bir diplomasi yürütmek mümkün değildir.İçerideki destek her zaman siyaseti sürdürmeye yetmez.Küreselleşme dünyayı küçültmüş,ulusal siyaseti uluslararası siyasetle iç içe geçirmiştir. Bugün artık ulusal olan aynı zamanda küreseldir de.Kendini ulusuna kabul ettirenlerin belli konularda dünyaya da kabul ettirmeleri şarttır.Aksi takdirde dünyadan tecrit edilmek işten bile değildir.
Bununla küresel aktörlerin menfaatlerine göre bir siyaset anlayışından söz etmiyorum.Her ülkenin siyasetçisinin hizmet alanı kendi milletidir. Ama günümüzde uluslararası toplum siyasi aktörlerden belli özellikleri görmek istemektedir. Demokrasi ve Hukuka bağlılık, insan haklarına saygı ve buna uygun bir siyaset vizyonu… 17 Aralık’tan beri Başbakan bugünün dünyasının gereklerine aykırı bir siyaset için elinden geleni yapıyor. Yargı siyasallaştırıldı,haklarında yüzlerce delil bulunan rüşvet ve yolsuzluk şüphelileri eşi görülmemiş bir müdahale ile kurtarıldı,tehdit ve şantaj siyaseti olağan hale getirildi.En son Soma’da biz bu ülkenin efe’siyiz tavrıyla, acısından ne yaptığını bilemez hale gelen insanlar dövüldü.Bütün bunlar yönetme kabiliyetini kaybetmeye başlayan bir yönetim anlayışının görüntüleridir.Bu mantıkla Türkiye’nin daha uzun süre devam edebilmesi mümkün değildir. Ya siyaset değişecek, ya da halk siyasetçilerini değiştirecektir.
***
Soma faciasının yası kimi önemli konuların arada kaynayıp gitmesine vesile oldu. Geçen hafta AİHM Türkiye ile ilgili önemli bir karar aldı. Mahkeme Kıbrıs Barış Harekatından dolayı Türkiye’yi 90 milyon Euro tazminata mahkum etti. Bu, herhalde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin şimdiye kadar verdiği en yüksek tazminat kararı. Davutoğlu karardan sonra yaptığı açıklamada, kararın bağlayıcı olmadığını söyledi.Bakanın bu beyanı gerçeği yansıtmıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Konseyine bağlı bir kuruluş. Türkiye Avrupa Konseyinin kurucu üyelerinden biri.Mahkeme kararlarını tanıyacağına dair daha önce imza vermiş bir ülke.Dolayısıyla bu parayı tıpış, tıpış ödeyecektir.Ödemediği takdirde Avrupa Konseyinden atılmaya kadar çeşitli yaptırımlar gündeme gelebilir. Bugüne kadar bu müeyyide hiç uygulanmadı ama bundan sonra da uygulanmayacağı anlamına gelmiyor. Üstelik Lizbon Antlaşmasından sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AB hukukunun bir parçası haline getirildi. Yani artık mahkeme kararları AB ‘nin tasarrufları için de bağlayıcı nitelik taşıyor.AB’ye aday bir ülkenin AİHM kararlarını uygulamamak gibi bir lüksü olamaz. Bu karar aslında ileride çıkabilecek başka kararların da öncüsü, habercisi sayılabilir. Başbakan Ermeni tehcirinin yıldönümünde, “gayri insani sonuçlar doğuran tehcir,” gibi bir ifade kullandı. Bu ifade, içine her şeyi sığdırabileceğiniz ucu açık bir ifade. ABD başkanlarının kullandığı büyük kırım da,Ermenilerin kullandığı soykırım da bu kavramın içine girer. Soykırım gayri insani bir durum değil midir? Başbakan bu esnek, her yöne çekilebilecek ifade ile aslında kötü bir yol açmıştır. Ermeni’ler önümüzdeki yıllarda Başbakan’ın kabul ettiği gayri insani sonuçların tazminini, bizzat Başbakan’ın beyanını gerekçe göstererek isteyebilirler.Böyle bir durumda AİHM’de hayır hiçbir sorumluluğumuz yok deme şansınız bile olmaz. Bu paranın belki de yüzlerce katı tazminat ödemeye mahkum edilirsiniz.Başbakan kötü bir çığır açtı, korkarım ki faturasını hep beraber ödeyelim.
***
Zaman, zaman yazılarıma eleştiriler geliyor, en çok da siyasi liderlere veya partilere dokunan yazılar yüzünden . Elbette yazanlar da eleştirilirler. Yazı yazan her konuda isabet eder diye bir hüküm yok. Önemli olan eleştirilerin kişilik haklarına saldırı içermemesidir. Yol gösterici, farklı perspektifler sunan her eleştiri insana bir şeyler katar.Ama gelen eleştiriler şu hususun hiç değişmediğini gösteriyor;her siyasetçi sürüsüne koyun arıyor, koyunlaşmaya yanaşmayanları hiçbir parti, hiçbir lider kabullenemiyor. Bu da Türk siyasetçisinin her geçen gün biraz daha profilinin düşmesine neden oluyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.