Ülkücü hareketin kırılma noktaları -2-‏

Ülkücü hareketin kırılma noktası'nın ikincisi , Avrupa'daki ilk yol ayrımıdır.

Avrupa'daki yol ayrımı nedir ?
Avrupa'da ülkücü hareketin en büyük organizasyonlardan Türk federasyon 12 Eylül'den sonra bölünme trendine girmiş o günlerde federasyon yöneticiliği yapan insanlar, Türkiye'deki ihtilal sonrası sahipsiz kalan irade ve Avrupa'ya sürgüne gelen ülkücü yöneticiler , teşkilatı ikiye bölerek ikinci kırılmayı yaşatmışlardır.

Türkiye'den sürgüne giden ülkücüler elleri ile kurdukları teşkilatları malesef ? Elleri ile bölmüşlerdir.

Türkiye'de lider cezaevinde , kurduğu teşkilatlar ve teslim ettigi insanların özellikle , papa olayına karışmalarından dolayı , görevden el çekmelerini istemesi , o günkü yöneticilerin tamamen ayrılarak yeni bir teşkilat kurması , ülkücü hareketin Avrupa'daki yöneticilerinin birbirine girmelerine sebep olmuştur.

Tabiki şunuda belirtmekte yarar görüyorum ;
"Ülkücüler tavanda ne olursa olsun, taban olarak hareketine inadına sahip çıkan bir şuura sahiptir"
O gün teşkilatlara büyük ölçüde , ülkücü taban sahip çıkmıştır ve yöneticilerin büyük çoğunluğu , ciddi manada teşkilata sahip çıkmamıştır.

Bunun tekrarı 2002 'de baraja takılan MHP 'de aynen görülmüş , tabanın sahiplenmesi ile MHP bugün meclistedir.

O Abi'lerimizin biri ile yaptığımız sohbette aynen şunu söylemişti ;
Ayrılık sebebimiz doğru olsada , sonuç itibarı ile hareketin geleceğine kötü yansımıştır.

Yani ayrılık sebepleri kendilerine göre ne kadar doğru ise, sonuç itibarı ülkücü hareket ve Türkiye için iyi olmamıştır.

Avrupa'da yeni bir teşkilat kuran bu arkadaşlara , Türkiye'den özellikle Turgut Özal döneminde stratejik destekler verilerek, Türkeşsiz Türk milliyetçiliği yapmalarına destek vermişlerdir.

12 Eylül'den sonra Avrupa'daki ülkücü hareketin yöneticileri, yetişmiş insanlardı ve bugün Türkiye'yi yönetecek kabiliyete sahip insanlardı , bu arkadaşların ayrılığından hem kendileri hem ülkücü hareket , hemde Türkiye zararını görmüştür.

Rahmetli Başbuğ'u cezaevine atanlar, dünyanın heryerinde ülkücü hareketi bölme operasyonunuda başarmışlardı.

Avrupa'da yaşayan ülkücülerin kurmuş olduğu Türk federasyonu , Türkiye'den sürgüne gelen , aklı başında yoneticiler malesef ? Bölmeye muaffak olmuş ve teşkilat tabanını dağıtmıştı, aynı ruhu paylaşanların ruhu ikiye bölünmüştü ve bu ikiye ayrılan ruh , faliyeti bırakıp teşkilatları ele geçirme savaşı başlatmıştır.

Sonuçta teşkilatların birbirine düşmanlığı artmiş , taban tabana bir zıtlık oluşmuş ve yaratılan bu zıtlık hala devam etmektedir.

Bu ayrılanlar sonra ne olmuş ?
Kimi Menderes'in kurduğu partiye yönetici olmuş ...
Kimi Turgut Özal'a takılmış...
Kimi Demirel'e takılmış ...
Kimide hala Tayyip Erdoğan 'ın kuyruğunda gezmektedirler...
Sonuçta binbir emekler yetişen insanlar bitmiş , binbir emeklerle kurulan teşkilatlar ikiye bölünmüş , bunların 21. Yüzyıla yansıması Türkiye'nin bölünmesine doğru gitmektedir.

İddaa ediyorum ülkücü harekette bu kırılmalar olmasa , Türkiye bölünme noktasına gelmezdi. Ülkücülerin kırılması Türkiye'nin kırılması olarak tarihe geçecektir.

Sonuçta şunu ifade etmekte yarar bulunmaktadır;
Ayrılıklar 'da başrol oynayanların , hala hazır MHP 'de yöneticilik yapmaları ve milletvekili olmaları , 
Avrupa'daki kırılmayı engellemek için uğraşan insanlarında , bugün teşkilat tarafından kabul görmemeside , ayrıca düşünülmesi gereken ayrı bir konudur.

Allah milletimizi korusun

 

HABİB YALÇIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi