Yalan Rüzgârı ve Cehennem Yazı
Sınırdaki Tırlar, İçerideki Sessizlik
Yalanlarla uyutulan millet, ateşlerle uyanacak mı?
Silahsızlanma masalları anlatılırken, sınırımıza ABD’nin on binlerce tırla yığdığı mühimmat neden konuşulmuyor?
Bu sessizlik neyin karşılığıdır?
Aynı sınırdan elini kolunu sallayarak geçen Afgan erkekler…
Nerede barınıyor, ne yiyor, ne içiyor?
Ve en önemlisi: Hangi maksatla Türkiye’ye sokuluyorlar?
Bir yalan rüzgârıdır esiyor.
“Analar ağlamasın”…
“Terörsüz Türkiye”…
Geçiniz!
İktidar, söylediği her sözün tersini yaparak kendini yuzlerce kez ispatladı.
Bugün yaşadığımız yangınlı, cehennem gibi yaz da bu ihanetin bir başka tezahürü değil mi?
Her yıl bu yangınlar olurken, 13 makam uçağına sahip olanlar neden yeterli sayıda yangın uçağı ve ekipman almıyor?
Halk cayır cayır yanarken, koltuklar için alınan uçaklar vatandaşa reva mıdır?
Toplumun kabul etmediği o “komisyon” ve “müzakere süreci”, şehit yakınlarının ve gazilerin vicdanını yaralıyor.
Sürecin hem yavaş ilerlemesi hem de meşruiyetten uzak oluşu, yangınların bile kasıtlı çıkarıldığı kanaatini güçlendiriyor.
Ve şimdi…
CHP’nin, 23 yıldır her önerisini reddeden bu iktidarın çağrısıyla aynı masaya oturması…
Atatürk’ün kurduğu yüz yıllık partiye yakışır mı?
Bu gaflet, bu dalalet nasıl izah edilecek?
Bu mu milletin iradesine saygı?
Bu mu Atatürk’ün emaneti?
Bu mu şehitlerin hatırasına bağlılık?
Artık yeter!
Hem iktidar hem de CHP kendine gelmeli.
Türk halkı boş sözlere değil, hak ettiği cesarete ve kararlılığa muhtaçtır.
Milletin sabrı yanıyor, sıra gerçeğe gelmeli.
Atsız Burucu (Mehmet Hoca), zagrep,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.