YENİ HÜKÜMET ve ETNİKLEŞME

 Yeni hükümet jet hızıyla kuruldu. Bu çabukluk isimlendirmenin çok önceden yapıldığını, ötesinin formalitelerin yerine getirilmesinden ibaret olduğunu gösteriyor. Ekonomi yönetiminde herhangi bir değişiklik olmadı. Bu, hem piyasaları rahatlatmak, hem de Babacan gibi Gül’e yakın isimleri elde tutarak Gül’ün elini zayıflatma açısından stratejik bir tercih.

Gerek parti yönetimine, gerek hükümete seçilen kadro mevcut politikaların aynen devam edeceği, kısa vadede herhangi bir değişiklik olmayacağı anlamına geliyor. Türkçesi, cemaatle savaş, PKK ile sevişme süreci devam edecek. AKP’nin bu politikaları sürdürmesi biraz da ekonomik dengelerin muhafaza edilmesine bağlı. Çünkü yeni Türkiye sosyolojisi dediğimiz şey, ekonomik saiklerle hareket eden, tercihlerini buna göre belirleyen bir toplumsal yapıya işaret eder. Vatan, millet, manevi değerler artık ekonominin içinde mündemiçtir. Vicdanlar cüzdanların içine girmiş,cüzdan en etkili belirleyici halini almıştır. Dinle soslanmış bu materyalist siyaset anlayışı kısa vadede mevzi başarılar kazansa da, uzun vadede temel değerleri tahrip etmekten başka işe yaramaz. Geçmişte din dışı, hatta din karşıtı bir siyaset vardı. Bütün ahlaki çözülmelerin, kokuşmuşluğun kaynağı olarak gösterilirdi. Bugün dini referans alan ama onun mihveri altında son derece maddeci bir siyaset izleyen bir yönetim var.Ahlaki çürüme aynı hızla devam ediyor. Bunun sonu; dinin kurtarıcı,ahlaklandırıcı,yüceltici yanına duyulan güvenin gitgide yitirilmesidir. Din adına yapılan yanlışın faturası dine çıkarılır. Din siyasetin paravanası haline geldikçe, asli fonksiyonunu kaybederek arkasına yanlışların, günahların saklandığı bir siper haline gelir.

Bugün toplumu bekleyen bir başka büyük tehlike ortak bağların gevşemesi,kopma noktasına gelmesidir. Gazete köşelerinde, internet sayfalarında etnik aidiyetler üzerinden yorum yapan,eleştirilerini bu zeminde dile getiren bir sürü insan var. Üstelik bunların sayısı gün geçtikçe artıyor. Türkiye bu noktaya durup dururken gelmedi, siyaset dilinin etnik kategorilerin altını çizdiği bir ülkede etnikleşme kaçınılmazdır. Eskiden ortak kültüre binaen Türk halkı diye adlandırılan kitle, bugün Laz,Kürt,Çerkez gibi alt kimlikler üzerinden etnikleştirilmiş,birbirinin alternatifi haline getirilmiştir. Kültürel parçalanmanın,etnikleşmenin sonu siyasi parçalanmadır. Öyle sanıyorum ki, 2023 hedefi de ülkeyi federalist bir sisteme taşımaktır. Çözüm sürecinin devam edeceğine dair açıklamaların, gizlenen tarafı budur. Bölgede adım,adım etnik arındırma yapılıyor.PKK’yı tek otorite haline getirmek için cemaat,HÜDAPAR gibi unsurlar baskı altına alınarak etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Bu yanlışlardan dönülmesini temenni ediyorum. Toplumlar barajlarını patlattıklarında önlerine gelen her şeyi silip süpürürler.Hiç bir matematik onların önünü kesmeye yetmez.Suriye’de,Irak’da hesapların nasıl alt üst olduğuna hep beraber tanık olduk. PKK’nın önündeki bentleri, barikatları çekerek onu kontrol altına alacağını sananlar aldanıyor. Türkiye gittikçe örgütü durdurma ve onu kontrol etme yeteneğini kaybediyor.Yeni Başbakan ve hükümetin bu yanlışlardan dönmesini, siyasetin bir inatlaşma biçimi haline gelmemesini diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi