
YENİ TÜRKİYE,ESKİ TÜRKİYE
Büyük lafların büyüsüyle kitleleri etkilemek siyasetçilerin adetidir. Özal tranformasyon(değişim) diyerek kitleleri peşinden sürükledi,AKP yeni Türkiye diyerek aynısını yapıyor. Toplum her gün akıp değişen bir ırmak gibi, asla yerinde durmuyor.Siyasetçi bu değişimi görmek zorunda; sihirli kavramlar biraz da bu değişen hassasiyetleri karşılamak için. Dünkü kurultayda hem AKP’nin yeni Başkanı,hem Cumhurbaşkanı bu yeni Türkiye sloganının altını ısrarla çizdiler. Yenilik her zaman toplumu heyecanlandırmıştır. Ama her yeninin topluma faydalı olduğunu,sosyal ihtiyaçlara cevap verdiğini söylemek mümkün değil.
Konuşmalar alt alta konulduğunda, yeni Türkiye’nin aslında bir çok açıdan geriye dönüş anlamına geldiğini görmek mümkün. Her iki lider millete vurgu yaparken o milletin hangi millet olduğunu söylemekten dikkatle kaçındılar. Millet ortak değerler etrafında toplanan, ortak hedefleri olan, tek beden haline gelmiş toplulukları ifade eder.12 yıllık icraat en çok millet kavramını vurdu,AKP milletin adını silerek geride renksiz, şekilsiz bir kavram bıraktı.Bir milletten bahsediliyor ama aslında sosyolojik anlamda bir millet yok. Çünkü millet diyenler, ardından Laz,Çerkez,Kürt,Gürcü diyerek aslında ortada bir millet olmadığını yine kendi beyanları ile ikrar ediyorlar. Etnik kategorilere ayrılan, ortak değerlerini kaybeden topluluklara millet denilmez. Belli ki Yeni Başbakan aynı yolda yürümeye devam edecek..
Konuşmalarda ima edilen yeni Türkiye’nin bir başka özelliği ise özgürlükten otoriterliğe gidişin süreceği gerçeği. Erdoğan’ın Yargıya, muhalefete yönelik eleştirileri kendine bağlı bir Yargı ve muhalefet isteğinin dışavurumuydu. Ana muhalefet partisi Lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı devir teslim törenine katılmama kararını eleştirdi.Bunu demokrasiye uygun bulmadığını söyledi, sonra bilindik eleştirilerine başladı. Oysa kendisi de Barolar birliği başkanı Feyzioğlu’nun konuşmalarına tahammül etmediği için Adli yıl açılışına gitmeme kararı almıştı. İçerisine düştüğü tenakuzdan hiç rahatsız olmadı,çünkü kendini destekleyen kitlenin kayıtsız ve şartsız kendini desteklediğinin bilincinde. Ne söylersem söyleyeyim alıcısı hazır mantığı çelişkiye düşmeme hassasiyetini de ortadan kaldırmış.
Hem Davutoğlu, hem Erdoğan cemaatle mücadelenin süreceğini özellikle vurguladılar. Davutoğlu bugünkü konumuyla bunu söylemeye mecbur bir siyasetçi.Başka türlü davranma imkanı yok. Dolayısıyla söylediği şeyin ne kadarının inanmaktan ne kadarının mecburiyetten olduğunu bugün için test etme imkanımız yok. Çünkü AKP sadece Başkanını değiştirdi,etrafında ki kadro aynı şekilde kalacak.Erdoğan istese bu kongrede Davutoğlu’na kendi MKYK’sını oluşturma imkanı verebilirdi,vermedi. Davutoğlu kendi oluşturmdığı bir parti yönetimi ve bakanlar kurulu ile çalışacak. Böyle olunca da CB Erdoğan’ın Davutoğlu emanetçi değil sözü havada kalıyor.Bu vurgu aynı zamanda 77 milyonun Cumhurbaşkanı olma söylemini de anlamsızlaştırıyor.Hemen her kesimi aşağılayan,tahkir eden, nefret dilini bir siyaset biçimi haline getiren bir kişinin yıktığı,kırdığı gönülleri tamir etmeden herkesin Cumhurbaşkanı olma şansı yoktur. Kaldı ki CB seçiminden sonra yasa gereği partisiyle ilişkisini kesmesi gerekirken aynı şekilde devam eden bir siyasetçi, bu tutumuyla herkesin Cumhurbaşkanı olma fırsatını baştan kaybetmiş sayılır.Konuşurken cemaate ateş püsküren her iki lider, sıra PKK’ya gelince müdahene kokan bir dil kullanmayı tercih ettiler.Çözüm sürecinin devam edeceğini söylediler.Her gün ağırlaşan maliyetini, öldürülen, kaçırılan polisleri, korucuları görmezden geldiler. Dolayısıyla yeni Türkiye söylemi aslında önemli bir yenilik vaat etmiyor.Türkiye geçmişte yaşadığı baskıların,ötekileştirmelerin bir kısmına İslamcı bir parti ve kadronun eliyle geri dönüyor.Kurultayın belki de en doğru laflarından biri Yeni Türkiye Sosyolojisi kavramıydı. Evet, her gün değişen, beklentileri farklılaşan bir toplum var.Başarı bu değişimi görmekten ve siyaseti bu dönüşüme endekslemekten geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.