YÜREKLER DAĞLANIRKEN OY HESABI

Siyaset bu kadar basitleşmemeli, siyaset bu kadar ucuz hale getirilmemeli, siyaset bu kadar istismar alanı olmamalı idi. Doğu ve güney doğudan cemse cemse ŞEHİD cenazesi gelirken hiç Allah korkusu, kuldan utanma, Şehidlere saygı duymadan adam çıkmış 1 KASIM seçimlerinde oylarının arttığını söyleyebilecek kadar gözü dönmüş, vicdanı kararmış.

Daha vahimi ise o meşhur HAVUZ medyası; adam sözde proğram yapıyor ve soruyor muhatabına bu olayların 1 KASIM seçimlerinde AKAPEYE yansıması ne olur. Bire vicdanı kurumuş, sen hiç Allah'dan korkmazmısın. Daha şehidlerin kanı kurumadan, o ateş düşen ocakların acısı kor gibi etrafını dağlarken sen hiç vicdan azabı duymuyormusun. Anlaşılan bu adamların öyle sanıldığı gibi din ile, dindarlık ve inanç ile samimi bir şekilde ilişkileri olduğunu şahsen düşünmüyorum.

Bu vicdanı kararmış, inanç yoksunu şahısların başkalarının evinde içtiği suyu vay ayakta su içiyor diye yaygara yapar iken ne yazıkki kendilerinin yaptığını hiç görmezden geliyorlar. Bire gafiller her ne kadar bazı beyni kiralanmış, hipnotize edilmiş, başına çuval geçirilmiş insanları inandırsanızda bu milletin kahır ekserisi sizin gazetelerinizin nasıl ele geçirildiğini o malum ses kayıtlarından açık, net ve anlaşılır şekide öğrenmiştir.

Eğerki kendinize bir kez ayna tutsanız, azıcık vicdan muhasebesi yapsanız fark edeceksinizki biz açık bir şekilde haramın üzerinde oturuyoruz diyeceksiniz. Ne yazıkki sizin amacınızın VATAN, MİLLET, İNANÇ veya başka bir kutsal olmadığı için para gelsinde kim ölürse ölsün hiç umurunuzda değil. Yoksa adı geçen basın yayın kuruluşlarının nasıl el değiştirdiğini o malüm ses kayıtları ortaya döküyor, adam hiç utanmadan, hiç sıkılmadan bir banka genel müdürüne talimat gibi telefon açıyor.

Demekki o banka yetkilisi ile o malüm basın kuruluşu arasında nasıl bir çarpık ilişki var ise adam talimat veriyor, ŞU KADAR TİRİLYON PARA GÖNDER. Sanki adamdan ekmek veya su istiyor veya istediği bir çay, simit parası. Adam milyarlarca para istiyor, karşılığıda sana FATURA gönderirim diyor. O zaman bunların ne defterleri inceleniyor, nede yaptıkları iş ve işlemler denetleniyor. 

Ancak hala hiç sıkılmadan, hiç utanmadan Allah, kitap gibi kutsalları kullanmaya devam ediyorlar. 

İşte tam burada ÜLKÜCÜ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN eksikliği ortaya çıkıyor. Kendileri ve değerlerini her nedense savunmadan acizmiş gibi, olanı bile söylemekten aciz kalıyorlar. Sadece geçmişteki ülkücüler ile bunların mukayesesini bile yapsak bir çok istismar alanını kapatmış oluruz. Mesela rahmetli Necip FAZIL KISAKÜREK rapor-3 isimli kitabında bunların inanç durumunu sorgulamış ama her şey gibi bunlarda unutuldu.