
Alparslan Türkoğlu
İran değişiyor
Ahalisinin %90’dan fazlasının Türk olduğu Zencan’da, İl Planlama Konseyi toplantısında konuşan Pezeşkiyan, İran’ın Azerbaycan’a yönelik politikalarını “Azerbaycan bizim akrabamız. Nasıl olur da ben oraya gitmeyeyim ve anlaşma yapmayayım da İsrail yapsın. Nasıl olur da ben kardeşlerimle doğru bir ilişki kuramayayım ve İsrail oraya nüfuz etsin. Ben hatalıyım, o değil.” ifadelerini kullanarak eleştirdi. Pezeşkiyan ayrıca, “Azerbaycan bizim akrabamızdır. Azerbaycan’ın İran’a düşman olduğu söylemi doğru değil.” sözleriyle hem öz eleştiri yaptı hem İran Türklerinin gönlünü aldı hem de Bakü’ye dost elini uzattı.
İran Cumhurbaşkanı, 4 Temmuz’da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Zirvesi’ne de katılmıştı. Söz konusu ziyaret, Tahran ile Bakü arasında gerginleşen ilişkilerin onarılması yönünde bir adım olarak değerlendirilmişti.
Geçen hafta Zengezur Koridoru hakkında konuşan Pezeşkiyan, "Komşularımız ve bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi ve işbirliğimizi geniş bir perspektiften değerlendirdiğimizde, Zangezur koridoru konusunda endişelenmemize gerek yok" sözleriyle İran’ın daha önceki politikalarına aykırı ifadeler kullandı.
Cumhurbaşkanı’nın "Komşularımızla ilişkilerimizi, sınır engellerini kaldırma ve ekonomilerimizi birbirlerine entegre etme çerçevesinde ele almalıyız. Sorunları azaltmalı ve ortaklıkları güçlendirmeliyiz." açıklaması, İran’ın komşularıyla yakın ve iş birliğine dayalı ilişkiler kurma arayışında olduğunu ortaya koyuyor.
Nitekim, Pezeşkiyan’ın Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif’in, "Komşu ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, İran için artık bir taktik değil, bir strateji haline gelmiştir. İş birlikleri tesisinin önündeki engellerin ortadan kaldırılması için tam yetkili bir çalışma grubu oluşturulmalıdır." açıklaması İran’ın yeni stratejisini netleştiriyor.
Bu beyanlar sitemizin yazarlarından, ağabeyim Ertuğrul Türkoğlu’nun 23 Haziran’da yayınlanan https://www.habererk.com/kose-yazilari/turkiye-ve-azerbaycanin-iran-politikasi-netlesti-273079h makalesindeki öngörülerini teyit ediyor. İran rejimi ayakta kalmak için daha ılımlı, komşularıyla uyumlu ve Batı ile yakınlaşmayı hedefleyen bir çizgiye yöneliyor.
Düşünün İsrail İran’ı bombalamış, yetmemiş Amerika nükleer tesisleri vurmuş, bu saldırıların üstünden on gün geçmeden, İran’ın cumhurbaşkanı bölgede İsrail’e en yakın başkent olan Bakü’deki zirveye katılmış. Ardından Bakü’yü haklı, Tahran’ı haksız gören kamuya açık konuşmalar yapmış ve akabinde İran’ın çok katı olduğu Zangezur konusundaki tavrı tamamen değişmiş. (Buna yumuşamış denemez)
İran karşı çıktığında, savaş sebebi sayacağını ilan ettiğinde, Zangezur koridoru müttefiki Rusya’nın kontrolünde olacaktı. Tahran o kadar katıydı ki Dışişleri Bakanlığına davet edilen Rus sefirine Zengezur koridorunun İran’ın kırmızı çizgisi olduğu vurgulanan nota verildi. Gelinen noktada koridorun güvenliğinden bir Amerikan şirketi sorumlu olacak. İran bu radikal değişikliğe rağmen ‘’endişelenmemize gerek yok’’ diyor. Yani Tahran hem Azerbaycan’a hem de Amerika’ya aslında dünyaya ‘’Ben eski İran değilim’’ mesajını veriyor.
Ne Bakü seyahati ne de bu beyanatlar dini liderin onayı olmadan olamaz. İran’da dış politikayı dini liderlik belirler. Zangezur gibi ulusal güvenlik meselesi olarak kabul edilen bir konuda bu kadar ciddi bir tavır değişikliğine ancak Hamaney karar verebilir. Kaldı ki atılan adımlar yukarıda özetlediklerimizden ibaret değil.
Haşdi Şabi Irak’ta, Hizbullah Lübnan’da orduya eklemleniyor ve Tahran bunlara karşı çıkmıyor. Henüz savaşın üzerinden bir ay geçmeden İran, İstanbul’da Almanya, İngiltere, Fransa ve AB ile nükleer görüşmelere başladı. Taraflar ilk turun çok verimli geçtiğini açıkladılar ki bunun anlamı İran’ın iş birliğine hazır olduğudur.
Bu politika değişikliği Türkiye ve Azerbaycan için çok olumlu oldu. Zira iki Türk devleti de bölgede barış ve bölge ülkeleri arasında iş birliği hedefliyor. İran’ın Batıyla anlaşması ve nükleer silah üretmekten vaz geçmesi çok büyük bir güvenlik tehdidinden kurtulmak demek. Ambargo kalktığında daha ucuza petrol ve gaz alacağız yani enerji maliyetlerimiz düşecek. İhracat, sınır ticareti ve turizm gelirlerimiz artacak. Zangezur koridorunun ve kalkınma yolunun hayata geçirilmesi kolaylaşacak.
Bu politika değişikliği muhakkak Suriye’ye de yansır. Bölgeyi istikrarsızlaştırarak hareket alanını genişletmeye çalışan bir oyun bozucudan kurtulacağız. Tahran ile Şam’ın ilişkilerinin düzelmesi, Suriye’de isyanların azalmasını dolayısıyla huzurun ve güvenliğin tesisini sağlar.
Peki bu hamle yani rejimin yumuşaması, Şii hilalinden vaz geçmesi ve uluslararası topluma entegre olması İran’ı kurtarır mı, rahata kavuşturur mu? İran çok kötü yönetiliyor. Dünyanın en zengin doğalgaz rezervlerine sahip olan İran, bu kış halkın büyük kısmına ısınmak için gaz veremedi. Eğer Türkiye-Türkmenistan-İran arasındaki SWAP anlaşması olmasaydı doğalgaz sorunu daha da büyüyecekti.
Geçen hafta Pezeşkiyan karayoluyla Tebriz’e giderken birden konvoydaki bütün araçlar aynı anda bozuldu. Cumhurbaşkanı hiç bozuntuya vermeden bir taksi çevirdi ve seyahatine devam etti. Yapılan inceleme sonucunda cumhurbaşkanlığının benzin aldığı akaryakıt istasyonunun benzine su kattığı tespit edildi. İran’da bir yıldan uzun süredir akaryakıt kıtlığı yaşanıyor. Benzin almak için kuyrukta beklenen saatler giderek uzuyor.
Kuraklığında etkisiyle gaz ve akaryakıt kıtlığına su da eklendi. İran’da günde iki saat su verilen kentler var. 12 saat su verilen şehirler çok şanslı kabul ediliyor. Elektrik kesintilerinin günlerce sürdüğü oluyor. Bu beceriksizlikler rejimi tüketiyor. Bu sorunlardan etkilenmemeleri için ayrıcalıklı muamele gören devrim muhafızlarına ve mollalara olan tepki katlanarak artıyor. Düşünün nereyi kazsanız petrol ve gaz çıkıyor. Buna rağmen siz halkınızın ihtiyacını karşılayamıyorsunuz.
Rejim ya dönüşecek ya da yıkılacak. Yeni stratejisi sadece hayatta kaldığı süreyi uzatacak. Zira rejimin önceliği ülkeyi iyi yönetmek değil. Zaten bu ideolojik bağnazlıkla iyi yönetim mümkünde değil. Rejimin zayıflayarak ve zamana yayılarak yıkılması veya yumuşak bir geçişle dönüşmesi Türkiye ve Azerbaycan’ın stratejilerine uygun. Dış konjonktür her geçen gün daha da lehimize dönüyor.
8
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.