NİLÜFER Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB) Müteşebbis Heyet Başkanı ve Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi İş İnsanları Demeği (NİLSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Araş ve NOSAB Yönetim Kumlu Başkanı Erol Gülmez selamlama mesajı pandemi sebebiyle video yoluyla iletti. İlk iş deneyimini ve Hedef Patent'in kuruluş sürecini anlatan Baykan, "Gazetede gördüğüm ilanla bir patent firmasına başvuruda bulundum. İş görüşmesinde kadın pazarlamacı almak istemediler ama benim yoğun ısrarımı görünce işe almak durumunda kaldılar. İşe girdiğimde hem bu durumu terse döndürmek hem de tutunmak için canla başla ve fedakârca çalıştım. Telefon bilgisayar araç vs. imkânları olmamasına rağmen kapı kapı gezmeye gayret gösterdim. Daha sonra yetki belgesi sınavlarına girmeye karar verdim ve işe başlamamın üzerinden 1.5 yıl geçmişken 2000 yılında sınavı kazanarak marka patent vekillik belgesi aldım. Tabi sorumluluk alanım ve firmadaki konumum değişti. Daha sonra oradan ayrılarak bir arkadaşımla 2003 yılında 26 yaşımda Hedef Patent'i kurduk" ifadelerini kullandı. İşiyle ilgili bilgi de veren Baykan, "Türkiye'de marka patent tasarım tescili yapıyoruz. Yurtdışında da partner ofislerimiz var, onlarla birlikte yurtdışı başvuruları da gerçekleştiriyoruz. Patent ayağımız dışında belgelendirme hizmetimiz de var. TSE Belgesi, Garanti Belgesi, Kalite Belgelendirmeleri gibi hizmet veriyoruz. Onun dışında bir de devlet destekleri ile ilgili danışmanlıklar yapıyoruz" dedi.

'KUMBARA GİBİDİR'

Tescilin asıl amacının taklidi engellemek olduğunu belirten Baykan sözlerine şöyle devam etti:

"Bunun dışında bazı zorunluluklar da var. Bazı devlet desteklerini alabilmeniz, Ar-Ge departmanı kurabilmeniz için patent tescili almanız gerekiyor. Marka patent tescili bir prestijdir. Marka bir kumbara gibidir. Çünkü tüm yatırımı markaya yapıyoruz. Pek çok şirketin marka değeri, normal mal varlığından yüksek. Ancak tescil yaptırmayan markalar da var. Bu firmaların yaşadığı en büyük sıkıntı, hak sahibiyken taklitçi durumuna düşmeleridir. Böylece hem emeğinize yazık oluyor, hem yıllarca süren davalarla uğraşıyor hem de prestij kaybediyorsunuz."

KİRLİLİK VURGUSU

Marka başvurusu için iş kurulma esnasında değil de sonraları gelindiğinde marka kirliliğinin oluştuğuna dikkat çeken Baykan, "İş kurulurken önce marka müsaitliğinin araştırılıp ona göre bir marka bulunması gerektiğini hep söylüyoruz ancak genelde iş bittikten sonra marka tescili için bize geliyorlar. Sonra önüne, arkasına, ortasına bir şeyler ekleyerek çözmeye çalışıyoruz. Böyle olunca da marka kirliliği veya davalar oluşuyor. Marka tescili 10 yıl markanızı koruyor. Patentler 20 yıl, faydalı modeller 10 yıl, tasarımlar da 5-25 yıl arasında koruyabiliyor. Marka tescilinde saniyeler bile çok önemli. Başvurunuzu yaptığınız an hak sahibi oluyorsunuz, sizden birkaç saniye sonra birisi yapsa bile öncelik sizin oluyor. Marka tescilini aldıktan sonra da sürekli takip yapmak gerekiyor, markanıza benzer başvurular olabiliyor ve bunlara itiraz etmek gerekebiliyor" şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilişim