15 Temmuz darbe girişiminin ardından TBMM’de kurulan ve başkanlığını dönemin AK Parti Milletvekili Reşat Petek’in yaptığı 15 Temmuz Darbe Girişimi Komisyonu Raporu yeniden tartışma konusu oldu. O dönemde TBMM'nin internet sitesinden "Komisyon raporu vermedi, hükümsüzdür" şeklinde sonuçlandırılan nihai rapora karşılık CHP de rapora yapılan müdahaleyi gündeme getirdi.

"15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Nihai Raporuna Yapılan Müdahaleye Karşılık Olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin İlave Tespitleri" başlığıyla 71 sayfada yayınlanan 2. muhalefet şerhinde 15  Temmuz 2016 tarihide kalkışılan darbe girişiminin tüm yönleriyle ortaya çıkartılması yolunda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan rayorun 1 yıl sonra, AKP tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin aydınlığa çıkarılmasının önündeki tek engel olduğu vurgulandı.

CHP'nin tespitleri arasında komisyonun kolektif çalışma, mutabakat, nezaket ve uzlaşmadan uzak durduğu vurgulanırken, AKP’nin kendi kaleminden çıkan kısmına bile saygı duymadığına dikkat çekildi. Komisyon raporuna AKP’nin usulsüz müdahalelerini ilave etmek ve bu iktidar döneminde yaşanan şaibeleri kayda geçirmenin CHP'nin 15 Temmuz'da hayatını kaybeden ve yaralananlar başta olmak üzere darbe bahanesiyle işlerinden ve hayatlarından edilen insanlara karşı borcu ve görevi olduğunun altı çizildiği raporda şu başlıklara yer verildi:

"15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonunun bugüne dek gündeme gelen toplam 3
farklı raporu söz konusudur:
• 22 Aralık 2016 tarihinde basına sızdırılan ön taslak rapor (936 sayfa)
• 25 Mayıs 2017 tarihinde karşı oy yazısı yazılmak üzere komisyona sunulan taslak rapor
(639 SAYFA)
• 12 Temmuz 2017 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan nihai rapor (1097 SAYFA)

Bu müdahaleler, bu yaklaşımın ilk başta siyasi nezaketten uzak olduğunu gösterse de daha vahimi, darbe girişiminin aydınlatılmasının değil muhalefeti mahkum etmek üzere, tam bir hukuksuzluk içinde araçsallaştırılmasının trajik bir şahikası, AKP iktidarının kronik davranışı olan hukuksuzluğun bir röntgeni olmuştur.

Her ne kadar 15 Temmuz Darbe Girişiminin hemen akabinde CHP, FETÖ’yle mücadele bağlamında bazı olumlu, uzlaşmacı ve işbirliğine açık mesajlar vermiş olsa da, ilerleyen süreçte bu tavrı değişim göstermiştir. Ayrıca, Anamuhalefet Partisinin FETÖ’ye ilişkin tavrının darbe öncesinde de çelişkili olduğunu hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. Şöyle ki; yukarıda anlatılan süreçler yaşanırken, Anamuhalefet partisinin (CHP) FETÖ’nün siyasi emellerine hizmet eden tutum ve davranışları 15 Temmuz darbesine giden süreçte FETÖ/PDY terör örgütünü cesaretlendirici bir nitelik taşımıştır. Anamuhalefet partisi liderinin FETÖ’nün bir terör ve suç örgütü olduğu ortaya çıktığı 17/25 Aralık 2013 darbe girişiminden sonra bu örgütle sıkı bir amaç birliği içine girdiği gözlemlenmiştir. Anılan partinin lideri, özellikle 2014 mahalli seçimleri, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyaları süresince FETÖ’nün sağladığı görsel ve işitsel malzemelerle siyasi propaganda yapmış, siyasi rakiplerini montaj örgüt tapeleriyle yıpratmaya, hatta 3 örgütle amaç birliği içine girerek siyasetten tasfiye etmeye bir strateji dâhilinde gayret sarf etmiştir.

Diğer taraftan, hakkında hukuki işlem başlatılan FETÖ/PDY irtibat ve iltisaklı basın kuruluşları, banka ve şirketlere CHP’li üyeler tarafından sahip çıkılmış ve korunmaya çalışılmıştır. Bu süreçler içerisinde karşılaşılan en ilginç durum ise şudur: FETÖ liderinin söylem ve analizleri bir süre sonra CHP liderinin siyasi argümanlarına dönüşmeye başlamıştır. Yenikapı mitingine katılan CHP lideri partiler arasında oluşan birlik ve dayanışma ruhuna katkı verirken, bir süre sonra FETÖ/PDY ilişkileri nedeniyle haklarında soruşturma ve kovuşturma başlatılan şüpheli ve sanıkları himayeye yönelik söylemleri ile birlik ve beraberliği bozucu davranışlar göstermeye başlamıştır.

Komisyon çalışmalarımız sürecinde 15 Temmuz’un FETÖ’nün darbe girişimi olduğu gerçekliği kabul edilip, “darbe girişiminin bütünüyle senaryo olduğu” iddiaları reddedildiği halde rapor yazım sürecinde CHP Genel Başkanı, FETÖ/PDY’nin söylemleriyle örtüşür biçimde “kontrollü darbe”den söz etmeye başlamıştır. CHP liderinin özellikle 17/25 Aralık’tan sonra FETÖ’yle senkronize davranışlar sergilemesinin, söylem birliği içine girmesinin, FETÖ’nün servis ettiği hukuk dışı malzemeleri kullanmasının, 15 Temmuz sonrası FETÖ davalarına gösterdiği karşıtlık ve 4 FETÖ’yü aklama girişimlerinin bir anayasal kurum olan anamuhalefet partisi tarafından niçin ısrarla bir politika tarzı olarak benimsendiği anlaşılmamaktadır.”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETÖ liderini Türkiye'ye çağırdığı “Bu sıla hasret artık bitsin” başlıklı videosu ile FETÖ iltisaklı olduğu belirtilen Hakan Şükür'ün nikahını kıyması, 2010 referandumunda okyanus ötesine teşekkürü  gibi videolar, gazete kupürleri ve fotoğraflar, çeşitli zamanlarda milletvekilliği ve belediye başkanlığı görevlerinde bulunan AK Partili isimlerin attığı övgü dolu tweetler ile FETÖ "AKP-FETÖ Kardeşliği" gibi başlıkların yer aldığı raporda ayrıca, FETÖ ile AKP ilişkisine dikkat çekildi.

Öte yandan Halk TV’den İsmail Saymaz’a konuşan Reşat Petek, raporun yayımlanmama nedeni konusunda, “Onu TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a sorabilirsiniz. Veya İsmail Kahraman'a... Biz Kahraman'a teslim ettik. (Rapor) Tekemmül etti. Ama meclis genel kurulunda görüşülmedi. İşin özeti bu. Şu an iki cilt halinde rapor var ama dediğimiz gibi genel kurula.... O da komisyonun takdiri değil, Meclis Başkanlık Divanı'nın takdiriyle genel kurula indirilmemiştir. Niye inmemiştir? Ben bilmiyorum.” ifadelerini kullandı.

Editör: Yadigar Hanım