Sosyolojide medya okur yazarlığı diye bir kavram vardır. Bu kavram medya müşterilerinin yani bizlerin farkındalığının gelişmesini anlatır. Yani yazılı ve görsel basına erişmek, analiz ederek okumak, eleştirmek ve buna göre algı geliştirmek demektir.

Medya bizim olaylara nasıl bakmamız gerektiğini dikte eden ve algımızı yönetmeye çalışan bir aygıttır. Bu oluşturulan algıyla da bizi yönlendirir. Teknoloji çağında yaşadığımızın farkındalığıyla bazen bir suçu ört bas etme noktasında, bazen kişisel ve siyasi çıkar elde edebilmek için algı oluşturur.

Ülkemizde ki medya incelendiğinde yandaş olarak adlandırılanlarla kendilerini muhalif medya olarak adlandıranlar da hep aynı metodu kullanmaktadırlar. İkisinin de vaz geçilmez söylemi özgür basındır. Ama bu özgürlük sadece onların amaçları açısından geçerlidir. Farklı düşünme ihtimali bile onlar açısından kıyameti koparmalarına sebep olur.

İktidar yanlısı medya iktidarın bütün uygulamalarını yanlış bile olsa övmek ve topluma onları yararlı ve faydalı olarak göstermek için içerik üretmekle görevlidir. Bunun dışında tek bir harf bile yazamayacaklarının farkındadırlar. Muhalif medya ise iktidarın yaptığı her şeyin yanlışlığı üzerine kurgu yapar ve içerik üretir.

Aynı haberin iki medyada yansıtılması incelendiğinde bu söylediklerim daha iyi anlaşılacaktır. Amaç halkın haber alma hakkının kullanmasını sağlama değil, Halkın kendi algı yönetimleriyle yönlendirilmesini sağlamaktır. Sonuçta da destekledikleri mahallenin siyasi çıkarlarını arttıracak algı oluşur.

Geçmişte bunlara ek olarak medya patronlarının iktidar ilişkilerini oluşturmak, ticari rantlarını arttırmak gibi görevler yüklendikleri de görülmüştür.

Toplum mühendisliği açısından en elverişli alandır medya. Reklamlarıyla, haberleriyle, yayınladıkları dizi ve filmleriyle, siyasi tartışma programlarıyla, köşe yazıları ve yazarlarıyla hatta magazin haberleriyle algı oluşturabilen bir alan. Onun için beşinci güç denir medyaya. İktidarları değiştirebilecek, sistem değişikliğini hızlandıracak, itibar suikastları yapabilecek bir güce sahiptir de aynı zamanda. Hatırlasanıza bir dönemin Başbakanını evinde pijamayla karşılayan medya patronlarını.

Peki bize düşen nedir toplum olarak. Algı yönetimine karşı durabilecek şekilde medya okur yazarı olmak. Bunun için yapılması gereken en önemli şey tek taraflı okumamaktır. Aynı haberi veya konuyu farklı açılardan okumak ve analiz etmektir. Bir yazının, haberin akıl ve mantık süzgecinden geçirilerek yansımasını tahlil etmektir. Yani körü körüne inanmak değil aklı ve mantığı kullanmaktır doğru olan. Eleştirel medya okur yazarlığı algımızın yönetilmesine engel olacaktır. Böylece birilerinin istediği gibi değil kendi irademizin doğrultusunda olaylara bakışımız gelişecektir.

Doğru soru cevabın da doğru olmasını sağlayacaktır. Bu bilginin kaynağı ne? sorusu gibi. Unutmayalım Cemil Meriç’in dediği gibi ideolojiler idraklerimize giydirilmiş deli gömlekleridir. Kurtulalım deli gömleklerimizden ve irademizin ipoteklerinden. Bireysel Aydınlanmasını tamamlamış her birey ülkeye daha iyi hizmetler edecek ve aydınlık bir geleceğin taşlarını dizecektir yolumuza.