Yarın seçim için uyanacağız.

Akşam sandıklar açıldığında ülkenin yönetimi iki adaydan biri ile devam edecek.

Adaylardan Sayın Erdoğan gençliğimizde akıncılar derneğinin üye ve gönüllüsü.

Dolası ile MSP partisi ve akabinde Refah Partisi bünyesinde siyaset yapmış, “gömlek değiştirme” ifadesi ile birçok siyasi yapıyı ikna edip iktidara gelmiş AK parti kurucusu ve lideri.

İktidardan “muktedirliğe” geçtiğinden bu yana hepimize deli gömleği giydirip, ülkeyi canı istediği gibi yönetiyor…

Akıncılar hareketinde başladığı siyasi hayatını, dört aylık haksız yere yattığı bir hapis hayatı ile taçlandırıp(!), bu haksızlığa uğramayı günümüze kadar taşıyıp, tarihin en önemli olayları arasına sokmayı başarmış önemli bir lider.

Ülkücü hareket “Başbuğu Alparslan TÜRKEŞ 4.5 yıl” merhum şehit “Muhsin Yazıcıoğlu 7 yıl” başta olmak üzere toplamda; binlerce yıl cezaevlerinde kalması Sayın Erdoğan’ın 4 ayına denk gelmemektedir!

Türkiye Afganistan olmasın diye “Rus işgaline” uğramamak için gençliğini ve hayatını bedel yapan ülkücüler; iki bin üstünde şehit ve dokuz arkadaşımız asılarak şehit olması; bir tek Metin Yüksel’in ölümüne denk gelmiyor!

Bir akıncı idealist tarafından (parçalara ayrılmasına rağmen, her bir parçası) yutulan(!) Ülkücü hareket, kendi idealleri peşinde değil; akıncıların idealleri peşinde sinmiş; yok edilmek üzeredir.

Bütün ülkücüler milliyetçidir.

Milliyetçilik milleti büyütme, mutlu etme, sarsılmaz güven duygusu yaratmanın adı olmalıdır.

Milliyetçi milletin üstünde değildir.

Milleti büyük olmayanın milliyetçisi yok demektir.

Ancak milliyetçilik üzerinden milleti sermaye yapıp kendine ayrıcalık oluşturmaya çalışan kişiler var demektir.

Milliyetçiler varlığını millete dayatarak değil, milleti rahatlatarak varlıklarını gösterir.

Bir gurup “selefinin” elinde ülkenin maceraya sürüklenmesine seyirci “milliyetçilik” bu ülke değerlerinden kopmuştur.

Milliyetçilik ülkede rejim değişikliği ile içeriği boşaltılmış, kişileri kutsayan bir muktedir etiketine dönüştürülmüştür!

Milliyetçilik dirilmesi için, milliyetçileri yutan siyasi hareketin (cumhur ittifakının) bu seçimleri kazanmaması gerekmektedir.

Cumhur ittifakı ve adayı Sayın Erdoğan’ın seçimi kazanmaması milliyetçilerin yeniden dirilmesi demektir.

Milliyetçiler kendilerini parça paraca edip yutulmasına sebep olan siyasetçilerden kurtulup tekrar inşa edilmelidir.

Milliyetçiler millet için sandığa gidip, milleti ayrıştırmayan adaya; “Sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermelidir.”

Bu seçimi, “zafer/fetih ve mağlubiyet” olarak kodlayan cumhur ittifakı karşısında millet topyekûn kazanmalı, mağlubu ve zaferi olmayan seçimler için ülkeyi bütünleştirecek adayda karar vermelidir.

Yazdıklarım ve inandığım değerlerin canlanması için ben “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğim.”

Ülke bu çağda monarşiye sürüklenmesin diye “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceğim.”