Bu Şart Nasıl Yerine Getirilecektir?

BRIC ülkelerinin ortak özelliklerine baktığımızda, bu ülkelerin büyük coğrafi alanları kapladıklarını, büyük nüfusa sahip olduklarını, topraklarında makul ölçüde zenginlik barındırdıklarını, ciddi oranda eğitimli nüfusa sahip olduklarını ve başta gıda olmak üzere birçok açıdan kendi kendilerine yeter olduklarını görmekteyiz. Bu imkânların varlığına bağlı olarak yeni bir kutup oluşturma potansiyellerinin var olduğu kabul edilmektedir.

Ülkemizin zenginler kulübüne girmesini temin edebilmek için; BRIC ülkelerinin sahip oldukları imkânlardan en azından bazılarına sahip olmak gerekir. Bunların başında ülke coğrafyası gelmektedir. Coğrafi sınırlarımız belli olduğuna göre ülke coğrafyası nasıl büyütülecektir? Günümüzde ülke coğrafyasının büyütülmesi, ekonomik coğrafyanın büyütülmesi anlamına gelmektedir. Esasen bu doğrultudaki bir çalışma 1980 yılında başlatılmış ve bu zamana kadar ülke içinde 19 ayrı serbest bölge kurularak ihracat ve ithalatın bir kısmı buradan gerçekleştirilmeye başlamıştır. 2020 sonunda Serbest Bölgelerden gerçekleştirilen dış ticaretin hacmi 22 milyar Dolarla toplam dış ticaretin % 11’ine erişmiştir. Elde edilen bu rakamların büyük ölçüde dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan işler olduğundan burada elde edilen hasılattan kalan net katma değeri (kira, işçilik, kar, enerji, düşükte olsa uygulanan vergiler, yerli üretim girdileri, yerli hizmet girdileri vs) dikkate almak gerekir. Ülkemizin gerek tarihi, gerekse coğrafi konumunu dikkate aldığımızda net katma değer bakiyelerinin çok yukarılarda olması beklenir.

Birinci ve ikinci dereceden ihracat hedefi olabilecek başta komşularımız olmak üzere, yakın çevremiz ve tabii ticari ortaklarımız olarak nitelendirebileceğimiz 50 ülkeyi incelediğimizde (en büyük ihracat yaptığımız Almanya, İtalya, İngiltere de dahil olmak üzere Avrupa Topluluğu ülkelerini dikkate almaksızın) bu 50 ülkenin dış ticaretlerinde ithalatın 3.5 trilyon Dolar ve ihracatlarının 2.9 trilyon Dolar olarak yer aldığını ve ülkemizin bu 50 ülkeye satabildiği mallarının toplamının 100 milyar Dolardan ve ithalatları içinde % 1’den daha az yer aldığı görülecektir.

Çevremizdeki ülkelerin sahip oldukları iktisadi potansiyelden daha fazla pay alabilmek üzere yapılması gereken pek çok endüstriyel stratejinin yanında, ticaretin ve alış verişin kolay hale getirilmesi, bunun için de malların, sermeyenin ve emeğin kolay girip çıkabileceği altyapısı tamamlanmış belli ülkeleri hedef almak üzere cazibe merkezleri oluşturulması gerekmektedir. Bu merkezlerin oluşturulması ülkemizdeki pek çok ezberin değiştirilmesini gerekli kılacak ve Avrupa Birliğine tam üye olmayı önemsememek gerekecektir. Oluşturulacak bu cazibe merkezleri özel ticaret şehirleri halinde yeniden organize edilmelidir. Buralarda alınan ve satılan ürünler şehre giriş harçları hariç vergi, resim ve harçtan muaf tutulmalı, başta taşımacılık olmak üzere bu şehirlerin varlığı ve devamlılığı için gerekli her türlü altyapı sağlanmalıdır. Bu sayede iktisadi coğrafya büyütülerek birkaç trilyon dolarlık GSMH ve artı bakiyeli dış ticaret dengesine kolay ve çabucak ulaşılacaktır.

Ticaret Merkezleri nereleri olabilir? Demiryolu bağlantıları sağlanmış ve liman imkânları ya da limanlara erişimleri kolay olabilecek şehirleri şu şekilde sıralayabiliriz. Kafkaslar Serbest Şehri: Trabzon, Karadeniz Serbest Şehirleri; Samsun, Ordu, Zonguldak, Endüstriyel Serbest Şehirler: İzmit, Adapazarı Bursa, Kuzey Afrika Serbest Şehirleri: İzmir, Akdeniz Ortadoğusu Serbest Şehirleri: Mersin, İskenderun, Adana ve Taşucu, İç Ortadoğu Serbest Şehirleri: Gaziantep, Şırnak, Batman, Hakkari, İran Serbest Şehri: Van, Ermenistan- Azerbaycan Serbest Şehri: Kars, Iğdır. Bu serbest şehirlerde alınıp satılacak ürünlerin üretilmesi için gerekli tedarik ve destek iç bölgelerden sağlanacaktır.

Buraların tümünün finans, moda, kültür, eğlence, teknoloji, sağlık ve eğitim merkezi olarak kuşkusuz İstanbul olacaktır. Bu şekilde fiziki coğrafya büyütülemezken iktisadi coğrafya büyük devleti oluşturmak için gerekli büyüklüğe erişecektir.