Referanduma götürülen pakette muhalefet en çok kuvvetler ayrılığının yokluğundan şikayet ediyor,yok mu gerçekten?

- Vardır diyebilmek için bu erklerin ayrı ayrı ellerde(kurumlarda) toplanması gerekir. Başkanlık sistemlerinin tamamında keskin bir kuvvetle ayrılığı vardır. Anayasa değişikliği paketinde HSYK üyelerinin yarısını CB, diğer yarısını onun partisi seçiyor. AYM üyelerinin 13'ünü CB kalan 3 tanesini partisi seçiyor. Cumhurbaşkanının aynı zamanda parti başkanı da olacağı düşünüldüğünde bütün bir Yargı erkini CB'nın belirlediği ortaya çıkar. Böyle bir Yargı  bağımsız olabilir mi? CB aynı zamanda parti başkanı olacağından partisi vasıtasıyla yasama organını da kontrol edecek.Partisinin milletvekillerini o belirleyecek. Buna bir de meclisi fesih yetkisi eklendiğinde o meclisin Cumhurbaşkanına rağmen hiç bir şey yapamayacağı aşikardır. İşin diğer bir boyutu da Cumhurbaşkanının istemediği hiç bir yasanın çıkamayacağıdır. Çünkü CB vetosundan sonra meclisin bir yasayı geri göndermesi  için salt çoğunluk(301)  gerekmektedir. Partili Cumhurbaşkanı partisi vasıtasıyla mecliste her zaman salt çoğunluğu engelleyebilir, bu da meclisin işlevsiz hale getirilmesi, ülkenin CB kararnameleri ile yönetilmesi demektir.

Yeni düzenleme ile milletin devletine geçeceğimiz iddia ediliyor,bu doğru mu?

-Bir devletteki bütün yetkileri alıp bir kişiye devrediyorsunuz,bir kişinin her şey,herkesin hiç bir şey olduğu bir düzene milletin devleti denilir mi? Devlet milletten alınıp bir kişiye devrediliyor,fiilen vatandaşlıktan tebaalığa geçiyoruz. Milletin devletine en uzak yönetim biçimi tek adam yönetimidir.

Diğer başkanlık sistemlerinde de böyle olduğu söyleniyor...

Bunların çoğu gerçek dışı propagandadır. 16 Nisan'da referanduma sunulan sistem hiç bir başkanlık sistemine benzemiyor. ABD'de başkanın yaptığı atamalar Senatonun sıkı bir denetimine tabidir. Senatonun yol vermediği kimseyi başkan atayamaz.Nitekim, bugüne kadar ABD başkanlarının atadığı bir çok yüksek yargıç Senato'dan onay alamamıştır. Başkanlık sistemleri başkanları başıboş bırakmamıştır, hukukla,Senato ile sıkı bir denetime almışlardır. Bazı başkanlık sistemlerinde(Brezilya) kabine şefi(başbakan gibi) bazılarında Başbakanlık(G.Kore gibi) vardır. Denetimsiz bir atama yetkisi keyfiliği,kayırmacılığı beraberinde getirir. Bizde Başkana verilen denetimsiz atama yetkisi  Suriye Anayasası ile tıpa tıp aynıdır. Suriye anayasası bir başkanlık anayasası değildir bir diktatörlük anayasasıdır,asla demokrasi ile bağdaşmaz.

Başkanlık sisteminin zorunlu olarak iki partili bir düzen getirdiği doğru mu? Böyleyse MHP bu değişikliğe niçin evet diyor?

Brezilya gibi çok partili ve parçalı sistemlerde vardır. Ancak başkanlık sistemlerinin neredeyse tamamı iki partili sistemdir. Siyasi istikrar dedikleri  biraz  da budur. İki partili sistemde bir parti mutlaka iktidar öteki muhalefet olmakta dolayısıyla koalisyon ihtimali ortadan kalkmaktadır. Bu başkanlık sisteminin bir fazileti değildir. Pekala parlamenter sistemlerde de iki partili sistem mümkündür ve vardır. Mesela İngiltere bu tip parlamenter sistemlerden biridir. Başkanlık sistemlerinde iki partili düzene geçiş daha çok partilerin artık iktidar olma imkanlarının kalmaması, siyasi rekabetin  gevşemesinin sonucudur. Başkanlık sistemlerinde seçmenler partilerine iktidar olsunlar diye oy vermezler,sadece meclise girsinler diye oy verirler. Onların da CB'nın bıraktığı alanda yasa çıkarmaktan başka bir yetkisi yoktur. Seçmen için partiler iktidar odağı olmadıkları için kimin meclise girdiğinin pek önemi kalmaz.Büyük partiler dışında -başkan çıkarma-şansı olan parti de kalmaz. zamanla eriyip giderler. MHP'nin bu düzenlemeye niçin evet dediğinin makul bir izahı yoktur,ancak  komplo teorileri ile politika dışı nedenlerle izahı olabilir. Ayrıca devlet hiç bir zaman MHP'yi normal bir parti olarak görmedi. Et Balık Kurumu,DSİ,Devlet planlama Teşkilatı gibi resmi bir kurum gibi gördü.Onu hep lazım olduğunda istismar etmek için yedeğinde tuttu. Yönetimini buna göre belirledi. Milli (Ulus) devleti tasfiye edecekleri için Türk Milliyetçiliğini de tasfiye etmeye karar verdiler.Bunun başka izahı olamaz.

Ama CB her konuşmada PYD'ye PKK'ya vuruyor,Suriye'de bir oldu bittiye müsaade etmeyeceklerini söylüyor...

-Suriye'de de,Irak'ta da iş çoktan bitti, geçmiş olsun. Kendi kendimizi kandırmayalım,Cumhurbaşkanı geçmişte de çok şey söyledi, hangisi oldu? Kobani'de PYD'ye giden Peşmerge yardımı nerden gitti. Onları kim misafir etti? Bunları ne çabuk unuttunuz,devletin kaymakamı 800 Bin TL Peşmergelerin lahmacun parasını vermedi mi? Bugün Kobani diye bir Kanton varsa buradan giden yardımlar yüzündendir. Engelleyeceklerse şimdiye kadar niye engellemediler. Akılları seçimde mi başlarına geldi. Suriye'den geçtik, önce şu Yunan'ın işgal ettiği 18 adamızı kurtarsınlar. PYD'ye bağırıp çağırmakla hiç bir şey engellenmiyor. Politika sonuçlara bakar, Suriye politikamızın sonuçları ortada...

Son olarak ne diyeceksiniz?

Allah'ın hiç bir kula vermediği yetkiler isteniyor.İslam'a en uzak sistem tek adam düzenidir. Bu yetkilerle bir ülkeyi parçalamak da,savaşa sokmak da,rejimini değiştirmek de,soyup soğana çevirmek de mümkün.Bu başkanlık düzeni değil, bir diktatörlük düzeni. Hukukun denetiminde olmayan her yetki diktatörlüğe kapı aralar.Bu yetkiyi sadece  bugün orada oturanlar kullanmayacak,yarın siyasi şartlar değiştiğinde hiç beklenmeyen,hesapta olmayan kişiler de o makama çıkıp kullanacak.Bunun yanlış yaptık düzeltelim imkanı da yoktur.Tekrar parlamenter sisteme dönmek Anayasayı değiştirmek için gerekli sayıyı bulmak- partili Cumhurbaşkanı tarafından-engelleneceği için imkansızdır. Bu kelepçeyi bir boynunuza taktınız mı bir daha çıkaramazsınız.Bir soru ile bitirmek istiyorum,Yarın o makama gelecek bir CB, ben Türkiye'yi ortadan ikiye bölüyorum dediği zaman bunu engelleyecek bir mekanizmanız var mı,yok. Bir adama bu yetki hem de engel olacak hiç bir mekanizma bırakmayacak şekilde verilir mi? Bir milletin kaderi bir kişinin iki dudağı arasına bırakılır mı?Ne diyelim Allah Hakka yardım etsin,bize hepimize feraset versin.