Sandık kültürümüzün önemli bir unsurudur.

O eski sandıklar açılınca yapıldığı ağaca göre değişen kendine has güzel kokular yayılırdı. Sanki büyülü bir kokusu vardı benim için.

Hala da öyledir. Mis kokulu sandıkların.

Şimdilerde yok, kasalar var ama eski evlerin baş unsurlarından biri sandıktır.

Evlerin kasası gibi, en değerli görülen şeylere korumalık ederdi

İrili ufaklı bohçalar yapılır özenle sandıktaki yerini alır ve özenle saklanırdı.

Dedenin silahı, gelinin altınları dahi içinde yerini bulurdu.

Sanki sandığın kapağı açılınca sihirli bir dünyaya yolculuk başlayıverirdi.

Köydeki evimizde ön yüzü işli tamamı el yapımı tüm ağaçlardan yapılmış mis kokulu bir sandığımız hala duruyor.

O’nu açmak benim için inanılmaz bir zevktir. Heyecanlanırım.

Orada sadece eşya yoktur ANILAR vardır.

En çok da anama kesilen esvaplardan kalanlar beni heyecanlandırır.

Şu bilmem nereden, şu dokumayı falanla dokuduk, şunu baban şu zamanda almıştı diye anılar yaşar gözümüzün önünde.

Küçücük heybelerin gözüne gizlemiş hatıralar dökülür önümüze, hikâyeler anlatılır uzun uzun.
İpleri nasıl boyadıklarından tut, kimden nasıl yumaklar alınıp kanaviçelerin kimle işlendiğini dinlemekte ayrı zevkti.

***
Kızı tuzla çeyizi düzle derlerdi ve bohçalar oluşturulmaya başlanırdı.

Değişik bohçalarda neler olmazdı ki.

En önemlileri ise üç bohça olur kültürümüzde.

Birincisi çocuklar doğacak diye KUNDAK bohçası. Gelecek bebeğin muştusu alınınca hazırlık yapılır, örgüler, tülbentle, belekler, bezler bebek için ne gerekli olursa bohçaların sandıkta yerini alırdı.

İkincisi dedik ya kızı tuzla çeyize başla diye, kız çocuğuna evlilik hazırlığı olarak hazırlıklar başlar bohçalara dizilir sandıkta yerini alırdı.

Oyasından danteline, kanaviçesinden peşkirine, geceliğinden çarşafına, yün örgüsünden dokumasına bohça, bohça sandıklara doldurulurdu.

Üçüncüsü ise ölüme hazırlık yapılır kefen bohçası hazırlanırdı.

Nenem kefen bohçasını zaman zaman açar kontrol ederdi. Bazen içine yeni yağlıklar ekler veya birine bir ihtiyaç olduğunda çıkarır verirdi.

Bir hüzün sarardı her yanımı neden yapıyorsun sen ölme dediğimde bana güler ebedi dünyaya giderken giyeceklerim hazır olsun derdi.

Ama kime niyet kime kısmet çocuklarımı kendi hazırladığım kefillere sardım da derdi.

İşte böyle bir sandığın içine bir ömür bir dünya sığdırırdı nenelerimiz.

Ondandır belki sandıkları sevmem.

Kalın sağlıcakla__  __Meyrem’ce

sandık