Durduk yere yine bir "selam" konusu açıldı ve giderek dallanıp budaklanıyor.

Etkiye karşı tepki, ifrat, tefrit ve dahi inatlaşma işlerini çok sevdiğimiz için de hızımızı alamıyoruz. Selamünaleyküm de bizimdir, merhaba da günaydın da. Arapça söylenişi Selam’dır; doğru.  Zümer Suresi 73. Ayette Cennet'e gideceklerin "Selamun aleyküm" diye karşılanacağı ve "Girin Cennet'e" deneceği ifade ediliyor.

Bunda itiraz edilecek bir durum yok.

Gelin görün ki bu ayete dayanarak başka dillerdeki ve özellikle Türkçemizdeki Günaydını karalamaya kalkan ham sofuların galiba İbrahim Suresi 4. ve Rum Suresi 22. ayetlerden haberleri yok ya da kasıtlı, art niyetliler.

İbrahim Suresi ayet 4: "Onlara en güzel şekilde anlatabilmeleri için buyruklarımızı her peygambere kendi diliyle gönderdik." Rum Suresi ayet 22: "Dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için ibretler vardır."

Hala anlamayan, akledemeyen ve ibret almayanlar için açıklaması şu ki, Hz. Muhammed Arap toplumu içinde yaşadığı için selam kelimesi o dille ifade edilmiştir.

"Selam" kelimesi zaten Arapça’da var olan ve İslamiyet’ten önce de kullanılan bir kelime, bir selam ifadesidir.

Yani Kur'an-i Kerim'le indirilmemiştir.

İnsanları, milletleri ayrı ayrı renklerde ve ayrı dilleri konuşarak yaratan da Allah’tır. Buna bir itirazımız olamayacağına göre Allah’ın ayrı ayrı renk ve dillerde yarattığı insanların ayrı ayrı selam ifadeleri kullanmaları da Allah’ın şanındandır.

Onun için rahatlıkla Günaydın, Goodmorning, Gutentag ve "Selam, Selamünaleyküm" denebilir, diyebiliriz.

Cennet'e girecek kadar dürüst, ahlaklı, namuslu isek hırsızlık, yolsuzluk yapmıyorsak, liyakate önem veriyor, lükse, israfa, şatafata meylimiz yoksa, haksız kazanç peşinde koşmuyorsak selamlaşırken  “Günaydın” dediğimiz için Cennet kapısından kovulmayız; kimse endişe etmesin.