Kısa süreliğine iyi parti Gaziantep il yönetiminde bulundum kirli siyasi çıkar çatışmalarını görünce kendimi geri çektim.

Maalesef bu kirli siyasi koltuk ve makam pazarlıkları sadece İyi Parti’de değil, AK Parti’de, CHP’de, MHP’de, HDP’de de mevcut, bu partilerde etkin görevlerde bulunmuş olan arkadaşlarımızdan edindiğimiz bilgiler bunu doğrular nitelikte olduğunu görmekteyiz.

Sonuçta İyi Parti mensupları Türkiye vatandaşı da diğerleri yabancı uyruklu değil hepsi bu ülkenin bireyleri. Yani bana ters gelen siyasi koltuk pazarlıkları bütün partilerde mevcut birer tablo olarak karşımıza çıkmakta maalesef.

Şimdi gelelim asıl konuya, bir kişi niçin milletvekili olur?

Gerçekten ülkesine memleketine ve milletine hizmet etmek mi?

Yoksa cebini doldurmak mı?

Gerçekten bir kişi vekil adaylığı vs diğer siyasi adaylık sürecinde yüz binlerce lirayı saçma sapan propagandalara sırf seçilebilmek için niye harcar aptal mı bu adam?

Cebindeki hazır parayı niçin sokağa saçar?

Bu soruya vekil olmazdan önceki ve vekil olduktan sonraki seçilen kişilerin gerek yaşam tarzlarını gerek mal varlıklarını incelediğiniz de ortaya net bir şekilde çıktığını göreceksiniz.

Kirli siyasi pazarlıklar diyorum bizatihi yaşayıp gördüğüm canlı şahit olduğum o kadar çok olay var ki sabaha kadar yazsam bitmez. Burada sadece halkımızın bilinçlenmesi için kısa ve anlaşılır bir şekilde bilgi vermem yeterli olacak.

Değerli kardeşlerim cebinden yüz binleri bazen milyon liraları harcıyor ise bir aday, sizin için harcamıyor bilesiniz. Ve de hiçbiriniz hiçbir vekilin umurunda değilsiniz. Gücü yeten, mecliste gücü elinde bulunduran vekiller, hangi ihaleyi kaparım hangi ihaleyi alırım derdinde.

Mecliste muhalefette bulunan vekiller ise koltuğumu nasıl korurum makamımı nasıl muhafaza ederim telaşındalar.

Yani dertleri vatan değil makamdır bilin istedim. Sosyal medyaya veya kamuoyuna yansıyan önemli birkaç olayda çıkarlar, şovlarını yaparlar ve birkaç cafcaflı laflarıyla göz boyarlar.

Sonuç nedir peki sonuç dağ fare doğurdu olayıdır koca bir hiç. Hepimiz doğup büyüyüp yetişkin olduğumuz dönemden itibaren birçok siyasi partiyi gördük birçok siyasi profille karşılaştık. Hangi vekil biat kültürünü aşabildi birkaç istisna haricinde hangi vekil dik duruş, omurgalı duruş sergileyebildi.

Partisinin vicdanında yanlış gördüğü bazı politikalarına yüreklilik sergileyip bu yanlıştır diyebildi? bana söyler misin kaç yürekli milletvekili var 600 kişilik koca mecliste. Parmakla gösterilecek kadar az sayıları maalesef. Çünkü vicdanının sesine kulak verip yanlış kararlara isyan ederlerse bir sonraki seçimde o koltuğu kaybedeceğini bilir.

Burada koltuk mu makam mı vatan mı satan mı sorusunu sorduğumuzda net bir cevap ortaya çıkmakta olduğunu göreceksiniz makam ve satan. Burada çözüm ne peki? Üreten, memleketine milletine devletine gerçekten hizmet edebilecek liyakatlı kişileri araştırıp onları kamuoyuna sunmamız gerek.

Üretmeyen derdi koltuk ve makam olan bu tür insanları yasama ve yürütme gücünden uzak tutmak için ne yapmamız gerek?

Bunun da yanıtı çok basit ey halkım etliye sütlüye dokunacaksınız, sorgulayacaksınız, eleştireceksiniz, araştırıp gerçekten liyakatli mi değil mi bu ağır yükü taşıyabilecek mi?

Kaldıramayacak mı?

Bu kriterlere göre sizi temsil edecek kişilere onay vereceksiniz. Yani bana dokunmayan yılan bin yaşasın demeyeceksiniz. Benim oyumla mı vatan kurtulacak demeyeceksiniz. Evet senin oyunla kurtulacak bu vatan. Unutma ki bir mıh, bir at; bir at, bir yiğit; bir yiğit, bir vatan kurtarır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünü kendinize şiar edinin. Edinmezseniz şayet yoksulluğu siz çekersiniz sizin çocuklar çeker sırf parası var diye vekil olarak seçtiğiniz, liyakatini donanımını yararlı olup olmadığını sorgulamayıp Ankara’ya körü körüne gönderdiğiniz vekil muhteremler de siz sefalet çekiniz diye onlar da cefasını sürerler.

Senin küçümsediğin ve değersiz gibi gördüğün o bir oy’un sayesinde en büyük ihaleleri kaparlar, çocuklarını Avrupa’nın en önemli ve gözde okullarında okuturlar. Senin çocuğunda fabrika köşelerinde atölye köşelerinde yoksulluk açlık sınırının altında sürünmeye devam eder. Sora yakınır durursun açlıktan yoksulluktan çaresizlikten.

İşte yakınmaman için ey halkım! Söz senin, karar senin, tercih senin.

Ya aklını başına alacaksın, gerçekleri göreceksin, bilinçli bir yurttaş olarak kendi kaderini kendin belirleyeceksin, ya da sürünmeye böyle gelmiş böyle gider diyerek saçma sapan hurafelerle kendini avutmaya ve rezilliğe devam edeceksin.