Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı kim olsun?
12Punto'dan Aydın Tunga "Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı kim olsun?" başlıklı yazısında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
"Gazeteci Abdulkadir Selvi’nin ablası Fatma Kaya, “Dedem devrimci bir adamdı. Deniz Gezmiş Sivas’ta babamın evinde kaldı. Bizim soyumuz bellidir” diyordu bir söyleşisinde. Aynı söyleşinde kardeşi Abdulkadir Selvi’ye olan tepkisini de dile getiriyor, onunla artık konuşmak istemediğini belirtiyordu. Zira kendileri Alevi idi ve değerlerine bağlı olduklarını söylüyordu. Zaten Selvi’ye olan tepkisi de buradan geliyordu. Biraz önce de aktardığım üzere gelenekleri ve geçmişlerine yakıştıramıyordu kardeşini “Böyle bir evde yetişip böyle olunur mu” diyordu. Olmazdı, Fatma Kaya için kabul edilecek bir durum değildi bu. Bundan sebep kardeşine şöyle sesleniyordu: “Keşke simit satıp onurlu yaşasaydı.”
Şimdi Alevi Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak Selvi’yi önersek, bırakalım diğer Alevileri Selvi’nin ablası bu duruma ne der acaba?
Yavuz Bingöl’de “meşhur” Alevilerden. Şimdilerde geldiği nokta malum. Erdoğan’ın gözlerine bakarken adeta mest oluyor, kendinden geçiyor, ona olan hayranlığını her ortamda dile getiriyor. Bingöl’ün annesi Senem Akkaş, albümlerindeki adıyla Şahsenem Bacı. Yüzlerce şiiri, onlarca türküsü var. Kendi tabiriyle Şahsenem Bacı “devrimci bir halk ozanıydı.” Halkın dertlerini dile getiriyordu, oğlu ise sadece bir “sanatçıydı.” Şahsenem Bacı son yıllarını Alzheimer hastalığıyla geçirdi ve 2002 yılında vefat etti. Yıllar sonra Şahsenem Bacı’nın diğer oğlu yani Yavuz Bingöl’ün kardeşi Oğuz Bingöl kendi sosyal medya hesabından şöyle diyecekti: “Ah anacım, güzel anacım, yiğit anacım bir gün gelip Alzehimer olduğuna, olan bitenin farkında olmayışına sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.”
Berkin Elvan’ın yuhalatılması üzerine söylemişti bu sözleri Oğuz Bingöl. Yalnızca yuhalayanlara değil kardeşinin geldiği duruma da isyan ediyordu kendisi. Şu sözler de Oğuz Bingöl’e aitti: “Katillerin sofrasında oturup güce taparak, iktidara methiyeler düzmekle sanatçı değil ancak borazan olunur. Güç halkın eline geçtiğinde yeni pozisyon için nasıl bir hikaye, nasıl bir senaryo uydurulacak hep beraber seyredeceğiz. “
Ne dersininiz ikinci aday önerisi olarak Yavuz Bingöl’ü göstersek Şahsenem Bacı bize ne der, Oğuz Bingöl bunu nasıl karşılar; geldiği gelenek, yetiştiği kültür Alevilik adına bunu kabul edip, bundan razı olur mu?
Cumhurbaşkanı yardımcılarından birisinin Alevi olmasını Devlet Bahçeli istedi. Yani yazımıza neden olan konunun müsebbibi bu anlamda kendileri oluyor. Alevi aday meselesine devam edeceğiz ama ona geçmeden önce Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateşi’de hatırlamak gerekiyor. Çünkü anne Ateş’e göre oğullarının katili MHP’de idi. İlk günden beri bunu söylüyordu anne Ateş. Dahası onlar da katilin kim olduğunu biliyordu. Öte yandan Saniye Hanım’ın Ülkü Ocakları ve Devlet Bahçeli hakkında söylediği sözler de oldukça çarpıcıydı. Dileyen açıp kayıtlara bakabilir.
O vakit karşımızda duran manzara şu: Bir annenin feryadına hiçbir şekilde cevap vermeyenler, açıkça katliam yapmakla suçlananlar Alevi Cumhurbaşkanlığı yardımcısı önerisi getiriyorlar. Egemen siyaset düzeni kirli sularda yüzebilir lakin bizim kalemimize mürekkep olan değerlerin beslendiği kaynaklar bu sulardan beri olduğu için şu soruyu elbette soracağız: Düne kadar en yakınında bulunanların feryatlarına kör sağır olanların demokratik bir Türkiye özlemi ne kadar sahici olabilir? Yarın, bir gün bir Alevi Cumhurbaşkanı yardımcısı söz konusu ailenin çığlıklarına yabancı kalacaksa değişen ne olacaktır? Bu durumda Cumhurbaşkanı yardımcısı Alevi olsa ne olur sünni olsa ne! Bir de tabi Devlet Bahçeli ve en yakınındakileri Anne Saniye Ateş’ten Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’ten dinlemek lazım. Orta yerde böyle bir vaka dururken üç maymunu oynamak haysiyetli olan kimseye yakışmaz sanırım.
Dönelim Alevi aday önerisine.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı 2022 yılında kuruldu. Böylelikle devlet nezdinde ilk defa bir kurum “Alevilik” adına faaliyet gösterecekti. Lakin Alevilerin büyük bir bölümü bundan hoşnut değildi. Bu durumun farklı sebepleri var. Fakat bu noktada ben söz konusu kurumda başkanlık yapmış olan isimleri hatırlatmak istiyorum. Ali Arif Özzeybek: Uzun dönem Süleyman Soylu’nun danışmanlığını üstlendi. Sonra bahse konu kuruma başkan oldu. İlk başkan..
İkinci başkan Ali Rıza Özdemir idi. Milliyetçi görüşleri ile öne çıkan bir isim olan Özdemir’den sonra göreve Esma Ersin geldi. Ersin daha üniversite yıllarından beri AKP’li idi. Teşkilatlara üye olmuş, AKP için çalışmış, seçimlerde görev almış hatta milletvekili adaylığı için dahi yola çıkmıştı. Yolun sonunda vekil değil lakin İçişleri Bakan müşaviri oldu. Son olarak kendisine Cemevi Başkanlığı görevi verildi. Kim verdi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Yeterince açık sanırım.
Ersin’in hayata baktığı bir yer, siyasal ve toplumsal olarak takındığı düşünsel bir perspektif ve bu değerler ışığında sahip olduğu kabuller var. Dolayısıyla Ersin dahil öncelikli olarak insanların politik kimlikleri belirleyici olur, ait olduğu mensubiyetler değil. Bakın geçtiğimiz günlerde Bahçeli’yi ziyaret eden Ersin bu ziyareti kendi sosyal medya hesabından nasıl duyurmuş: “Birlik ve beraberliği adına büyük mücadeleler vermiş olan Sayın Bahçeli ile, toplumsal değerlerimiz ve milli hassasiyetlerimiz üzerine verimli bir istişare gerçekleştirme fırsatı bulduk. Lider duruşu, devlet adamlığı ve ferasetli bakışıyla her daim yol gösterici olan Sayın Bahçeli’ye, nazik kabulleri ve kıymetli değerlendirmeleri için en içten şükranlarımı sunuyorum.”
Tekrar hatırlayalım Ersin’in şükranlarını ilettiği binada Saniye Ateş’e göre katiller bulunuyordu. Ersin Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı görevine getirilse Sinan Ateş’in dosyasını MHP üzerinden çalışabilir mi? Gidip aile ile konuşabilir mi? Görüldüğü üzere mesele hiç de öyle “Alevilik” değil.
Ya da yarın Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine getirilen Ersin bu göreve “Alevi” olduğu için mi yoksa AKP’li olduğu için mi getirilmiş olur? Bütün bunları yok sayarsanız eğer Alevilik adına geriye ne kalır; bir şey kalmayacaksa yine Alevi Cumhurbaşkanı yardımcısı olsa ne olur olmasa ne.
İnançları, toplulukları asimile etmenin, onları değerlerinden, kabullerinden arındırmanın en kolay yöntemlerinden biri de, kişiler üzerinden onları sisteme dahil etmek, belirli kimselere mevki makam bahşetmektir. Hal böyle olunca kişilerin çeperindeki gruplar da sisteme farklı beklentiler üzerinden dahil olacak, dolayısıyla sisteme olan itirazları budanıp, tabiri caizse kolu kanadı kırılacaktır. Bu yanıyla Alevi Cumhurbaşkanı yardımcısının olması, etrafındaki grupları muktedirlere karşı sessiz kıldığı ölçüde Alevilik yoluna da bir zarardır fayda değil. Çünkü cemlerde söylenen şu sözleri bir Cumhurbaşkanı yardımcısı asla yerine getiremez. O vakit “Alevi” de olamaz zaten.
“Hiç kimseyle alıp vereceğiniz kalmasın. Alnınız açık, yüzünüz ak olsun. Dürüst, mert, iyi huylu olun. Döktüğünüz varsa doldurun, ağlattınız varsa güldürün...Gerçek erenler safına katılmış insan-ı kamillerden olun. Halk sizden razı olsun ki, Hak da razı ola.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.