Odgurmuş: Üstadım, sizin de ne sağınız belli ne solunuz belli. Bir bakıyorsunuz sağdasınız, bir bakıyorsunuz soldasınız, bir bakıyorsunuz liberalsiniz. Sonra bir bakıyorsunuz Ülkücüsünüz, bir bakıyorsunuz Atatürkçüsünüz. Neden böyle oluyor.

Üstad: Sen de hiçbir şey anlamıyorsun, benim sağda, solda veya şurada burada olmamı sen anlayamazsın. O benim deriiin ve geniiiş kültürümden gelmektedir. Biliyor musun, sana anlatmış mıydım? Beeeennnn 14 yaşında başladım bu işlere, Kitaplar okumaya, derneklere girip çıkmaya başladım. Beenn oralarda okuya okuya, yaza yaza bu günlere geldim.  Gerçi Hilmi Ziya Ülken’in “Aşk Ahlakı” kitabını çoook geç yani daha yeni okudum ama Sen beni daha anlayamadın.

Odgurmuş: Ama efendim..  şeyyy. Her telden yazıyorsunuz, bir bakıyorsunuz solcusunuz, bir bakıyorsunuz sağcı Milliyetçisiniz, bir bakıyorsunuz liberalsiniz. Bu bir çelişki değil mi? Sanki herkes sizi okuyormuş gibi, kâh Ülkücülere akıl veriyorsunuz, Kâh Sadi Somuncuoğlu’nu tutuyorsunuz,  Kâh ulusalcılara akıl veriyorsunuz, işin en ilginç tarafı da her zaman elmalarla armutları topluyor ve bir muhalefet gücü oluşturuyorsunuz. Nerede elmalar nerede armutlar. Elmalarla armutlar aynı sepete konulmaz. MHP ile  ne HDP ne de CHP yan yana gelmez. Aralarında doku uyuşmazlığı var.

Üstad: Dedim ya anlamıyorsun. Ben kendi kendini aşmış bir insanım, her türlü guruba hitap eden yazılar yazar mesajlar veririm elbet Beeennn gerekirse solu da savunurum, Kılıçdaroğlu’nun oğlu üzerinden onu överim, laf aramızda çocuk da babasından yakışıklı, çakı gibi bir asker olmuş.

Karşı olduğum ve nefret ettiğim bir belediyeye ait bir iş kamyonu devrimci bir genç kızımızı geri manevrası sırasında ezdiyse elbette kamyonu savunacak değilim. Kamyonu tabi savunman. Aydın! Demek muhalif demektir. Orada ezilen devrimci bir yoldaş mı evet o halde ben onu da savunurum. Bu kaza-olayda,  sevmediğim, nefret ettiğim belediyenin kamyonu geri manevra yaparken tedbir olsun diye dörtlü sinyallerini dahi yakmış olsa ben yine karşı tarafı savunurum.  Parkta gece yarısı yürüyen o masum genç kız elindeki cep telefonuna bakmaktan başını kaldırıp etrafa bakmamış bile olsa, başını kaldırıp baksa koca kamyonu ve kamyonun dörtlü yanan sinyallerinde görecek de olsa ben yine de o genç kızı savunurum. Burada elbette ki geri geri manevra yapan koca kamyon ve kamyonun şoförü suçludur. Masum genç kızımızı katletti o.  Uzatmayalım, kamyon şoförü hatalıysa da suçludur, hatası yoksa da suçludur. Ben kimi savunacağımı sana mı soracağım.

Odgurmuş: Yaman bir çelişki içerisindesiniz. İnternette yapılan yayınlara göre orta yerde bir kaza mevcut. Durum böyle olmasına rağmen siz karşı tarafı savunuyorsunuz. Bu haksızlık değil mi? Karşısında olduğunuz siyasi gurup üzerinden ve onun belediyesi üzerinden algı operasyonu yapıyorsunuz. Orta yerde bir kaza varken siz bunu nasıl bu şekilde değerlendiriyorsunuz anlamak mümkün değil.

Üstad: Ne haksızlığı, ben İBB yi mi savunacaktım. Benim için burada haklı ya da haksız yoktur, karşısında olduklarım ve yanında olduklarım vardır. Karşısında olduklarım benim müzmin düşmanlarımdır. Ben onlar sayesinde bulunduğum makama gelmiş olsam dahi ben her zaman bunların haksız olduğuna inanırım. Eldeki veriler bunların haklı olduğunu gösterse bile bunlar yok mu bunlar her zaman ve her durumda potansiyel suçludurlar. Hem Fetö lideri olan zat rüyasında görmüş, bunların hepsi hırsızmış, koskoca fetö lideri yalan mı söylüyor yani.

Bu yüzden sen bana hiçbir zaman bir solcu için suçlu dedirtemezsin.

Odgurmuş: Sizi gerçekten anlamıyorum.  Kendinizi hem hâkim yerine koyuyorsunuz hem de idarenin yerine koyuyorsunuz. Buna hakkınız yok. Bu şekilde sola yaranamazsınız.  Siz solun nazarında her zaman “revizyonist” veya “dıştalananlar”dansınız. Aslında  siz biraz daha objektif olmanız gerekmez mi?. Hiç olmazsa doğrular karşısında bunlar doğru diyemiyorsanız bile susma hakkınızı kullanıp, bir şeyler söylemekle kendinizi rezil etmeseniz olmaz mı?

Aslında sizin gibi başka bazı üstatlarda sizin gibi davranıyorlar, kah Nazım Hikmetten şiirle okurlar, kah Marksist bir yazarı överler, kah Che’den bir söz paylaşırlar.

İşin en garip tarafı nedir biliyor musunuz? Siz böyle yerli yersiz acayip davranışlar içerisine giriyorsunuz ya sanıyorsunuz ki okuyucu bunu anlamıyor ve her sözümüzü destekleyip onaylıyor zannediyorsunuz. Hatta bu gibi hareketlerinizle siz ya sola yaranırım sanıyorsunuz. Ya da kendinize büyük yazar denildiğini sanıyorsunuz.