Sağlıklı, temiz bir dünyada yaşamak istiyorsak önce kendimiz bir adım atıp ve çevremizi evimizin yaşam odası gibi düşünürsek sorunlar kendiliğinden çözülür. Kirlilikten şikâyet ediyoruz ya, önce kendimiz dünyamıza ve çevremize ve toplum içindeki görevimizi yerine getiriyor muyuz? Dünya bütün canlıların ortak hayat alanı ve hepimizin. Sokaklar evlerimizin içi kadar yaşam alanlarımızdır, ortak yaşam alanlarımızın kavuşturma unsurudur. Nasıl evimizin odası kendimizin özel alalını ise sokaklar da hepimizin özeli olmalıdır.

Hepimizin hayatında hayvanların da belirli bir yeri vardır. Kimimiz korkar, kimimizin can yoldaşı olur. Ve geçim kapısızdır da aynı zamanda. İnsanın ve hayvanların hayatı iç içedir. Birbirine muhtaçtır. Biri olmazsa diğeri olmaz. Burada diyeceğim yok.  Dünya ortak malımız, başka yaşayacak yerimiz yok. Paylaşmak, korumak ve de kendimize gösterdiğimiz özeni yaşadığımız kente, dünyaya da göstermek zorundayız. *** Bu ara hayvan hakları diye tutturuluyor. Bütün canlıların yaşam hakkına saygılıyım. Şöyle ki abartılıyor sanki. Geçen gün parkta bir olaya tanık oldum. Bizim sokağın çocukları hayvanları çok sever. Nerede bir kimsesiz sokak hayvanı bulsa besleyip bakmaya çalışırlar. Ev yaparlar kasaptan yiyecekleri isteyip beslerler. Bir de bisikletle parkta bulunan kedilere tavuk kırıntısı getiren bir dayı var. Balkondan Seyrediyorum.  Çocuklar kedileri sevmeye çalışıyordu. O dayı çocuklardan birini tuttuğu gibi savurdu, çocuk kaçarak kurtuldu elinden. Dayı, avazı çıktığı kadarıyla bağırıp bir kadının adını söyleyerek çocukları şikâyet ediyordu. Kendi sesinden başka bir sese de kulak bile vermedi. Çocukların suçu beslenen kedileri sevmek oldu. Ben o çocuğun anası olsam o dayıya haddini güzelce bildirirdim. Neyse ki anası görünürlerde yoktu ve olay büyümedi. Şimdi bu hayvan sevgisi mi? O çocuğun yaşadığı korku hayatlarında nasıl bir etki yaratacak diye düşünmekten de kendimi alamadım. Sap ile saman birbirine karıştırıldı sanki. Haberlerde de görüyoruz, köpeklerin parçaladığı insanları. Her şeyin sınırını kaçırdığımız gibi hayvan haklarını da biraz abarttılar galiba. Algı farklı yönetiliyor. *** Evimizde beslediğimiz bir köpeğin tasmasından tutup veya tutmayıp sokakta gezdirirken sadece sahibinin keyfine kalmamalı. Korkudan tir tir titreyen olabileceği de unutulmamalı. Haaa en önemlisi de kakasını sokak ortasına yaptırıyorlar ve dönüp bakmadan çekip gidiyorlar. Kazara o b.kun üstüne basan kişinin ayağı ile evine, odasına, mutfağına ve de ağzına kadar onun kalıntısının gitmesi olası değil mi? Ne kadar dikkat edersek edelim ayağımızla evimize, ağzımıza girmez mi? Siz köpek sahipleri evinizin ortasına köpeğinize çiş yaptırıyor musunuz? Çocuğum diyorsunuz ya çocuklarınıza sokak ortasına çişini yaptırıyor musunuz? Korkanların da korkusunu anlayın lütfen. *** Bir de sokakta yere kansırarak tükürenler var ya işte onlara inanılmaz sinirleniyorum. Elimden gelse tükürdüklerini yalatasım geliyor. Siz ailenizle yemek yerken tabağınıza tükürüyor musunuz? Sizin hastalığınız varsa başkasının başına neden bela olsun? *** Ortak alanlar olarak günü birlik gediyoruz, akşam olduğunda ortalık çöp yığınına dönüp kokuyor. Sokakta giderken artık olarak gördüğümüz şeyleri pat diye sokak ortasına uygun görülen yere atılıveriyor. Siz evinizde en basitinden içtiğiniz sigaranın izmaritini halınızın üzerine mi atıyorsunuz? Özellikle erkeklerin arabaları çok kıymetlidir. Üzerine toz kondurmaya kıyamıyorsunuz, elinize geçeni neden milletin yoluna tarlasına fırlatıyorsunuz? Toplayıp onları cebinize doldurasım geliyor. Şimdiki çocuklar büyüklerini uyarıyor. Lütfen çocuklarınızı dinleyin, dinleyelim. Sokakları evimiz gibi görelim. Beğendiğimiz, imrendirilen ülkeler gibi olmak istiyorsan önce insan olarak kendimize bakalım. Bireyler olarak üzerimize düşeni yaparsak, ortak kullanım alanlarını odamız gibi düşünürsek tertemiz kentimiz ve ülkemiz olmaz mı? Kalın__Sağlıcakla___Az düşünelim mi?__Meyrem’ce