Rusya Ukrayna savaşı devam ediyor. Rusya’nın başında, istihbaratın başından devlet başkanlığına yürüyen, 23 yıldır ülkeyi yöneten Putin var. Ukrayna’nın başında ise başrol oyuncusu olduğu dizide rol gereği devlet başkanı seçilme hikayesini, gerçekten başkan seçilerek taçlandıran, tecrübesiz Zelensky…

Normalde favori tartışmasız Rusya. Stand-up’cı diye tiye alınan ama beklentilerin ötesinde dünyayı şaşırtan, bugün itibariyle kaçmayan, korkmayan Zelensky önderliğinde direnen Ukrayna görmezden gelinmemelidir.

Zaten biliniyordu, bir kez daha görüldü ki batı ikirciklidir, avam ifadeyle kancıktır(!)… Batıya güvenerek yola çıkanlar kaybetmiştir. Ve acıdır ki son yüzyılda yarı yolda kalan ülkelerin çoğu etrafımızdadır. Batının veya Rusya’nın göz kırpmasıyla hareketlenen Ermenistan, Gürcistan, Yunanistan, Suriye, Irak, İran ve daha başkaları sonu hüsranla biten satışlardan ve dahi tarihten neden ders almazlar, şaşarım.

Ukrayna’da ne oldu? Önce zemin hazırlandı, sonra ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerinde bağımsızlık kararı alındı ve Rusya’ya haber salındı, Rusya da ayrılıkçıları tanıdı ve bir ihanetin şemsiyesinde Ukrayna’ya daldı.

Türkiye’de aynı düşü görenler vardı, halen var. Kimileri üst aklın maşasında, Türkiye’nin kaymağını yiyen Türk düşmanları olarak, kimileri “hepimiz Ermeni’yiz” nidasıyla Türkiye sokaklarında mitingler düzenleyerek, kimileri Atatürk düşmanlığı adına “keşke Yunan kazansaydı” diyerek, çoğu da ayrılıkçılık sarmalında çırpınarak. IKBY, PKK, YPG hatırlasın, size kurdurulan 100.000 kişilik ordu(!) başınıza bela olacak….

Ey Türk, beyaz karların üzerinde çocuklarının kanını görmek istemiyorsan, özünü ve mazini unutma. Türk dara düştüğünde; konuşan dillerin lal olduğunu, yazan kalemlerin kuruduğunu, gören gözlerin köreldiğini, titreyen vicdanların dindiğini, tarihin buna şahit olduğunu unutma. Ukrayna’ya verilen desteğin çeyreğini bile bulamadık, unutma.

Televizyon yorumculuğunu ve haberciliğini beğendiğim kişilerden Çetiner Çetin, beklenmedik bir açıklama yapmış. “…Ukrayna’da kadınlar kocalarını, ailelerini bırakıp kaçıyorlar…”

Bu açıklamayı duyduğumda, kadınlarını bırakarak Suriye’den kaçan erkekleri hatırladım. Bir ironi yapalım mı? Hani Ukrayna’da namus(!) anlayışı farklı bilinir ya hani Suriye’dekiler ümmetten ya hani dinimizde şehitler cennetle müjdelidir ya… Hani?

Ukraynalı bir kadının, Rus askerine diklenerek “…bizim topraklarımızda ne işiniz var, cebinize ayçiçeği tohumu koymalısınız ki, siz öldükten sonra Ukrayna topraklarında günebakanlar yetişsin” sözü nasıl görmezden gelinir?

Ülkelerini terk edip, dört bir yana yerleşen, mafyacılık oynayan, sahillerde güneşlenen, geri dönmeyi düşünmeyen ve çocuk doğurtmayı sürdüren gurbetteki Müslüman(!) Suriyeli erkeklerle, yurtlarını korumaya çalışan Ukraynalı kadınları bu minvalde kıyaslayalım.

Sonra da Ukrayna’da yaşayan bir Türk’ün, "…burası benim ikinci evim, burada para kazandım, vefa borcum var, Ukrayna için savaşmak üzere ilgili makamlara başvurdum" sözlerindeki asalete bakalım.

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun, vatanı, milleti, bayrağı ve şerefi için can verenlere…