Gündem yaratmakta,gündemi değiştirmekte o kadar mahirler ki.
Herkesi takıyorlar peşlerine.
Bütün muhalefeti çekiyorlar,sürükleyip alıp götürüyorlar istedikleri yere.
Siyasi partileri,kurumları nasıl istiyorlarsa öyle dizayn ediyorlar.
Atıyorlar oltayı,topluyorlar parsayı.
Yarattıkları her türlü gündemin amacı olabildiğince siyasi rant.

Malum haftanın gündemi “Boğaziçi” ve başına atanan zatı muhterem.
Her tarafından siyaseten tescillenmiş  bir AKP’li.
Atamada hukuka aykırı bir durum var mı? 
Yok.
Cumhurun başına bu yetki verilmiş mi?Evet.
Bu zat YÖK’ün teklif ettiği 1/9’dan biri mi?
Evet.

Eeee nedir bu koparılan fırtına?
Ana muhalefet ve yavru muhalefet neden iktidarın oyununa alet oluyor.
Dediğim gibi onlar zaten siyasi rant peşinde.
Kamplaşmadan ve gerginlikten olabildiğince nemalanma peşinde.
Geçim güçlüğünü,asgari ücreti,işsizliği,derinleşen problemleri unutturma peşinde.
Muhalefet de iktidarın kuyruğu.
Birlikte söylüyorlar ninniyi, birlikte uyutuyorlar milleti.

Peki yanlış yok mu?
Varsa nerede bu yanlış?
Bana göre burada iki yanlış var.
İlki tescillenmiş bir siyasetçiyi ülkemiz standartlarında 3-5 güzide üniversitemizden birinin başına getirmek.
İsteselerdi aynı vasıflara sahip,aynı düşüncelere ortak bir başka şahsiyeti oraya atayabilirlerdi.
Ama bunu bilerek yaptıklarını da ben biliyorum.Stratejik siyasi hamleler bunlar.
Kafa karıştırmak,kamplaştırmak,gerçek gündemden uzak tutmak milleti ve yeterince siyasi rant sağlamak.

Bir başka ve en önemli yanlış ise cumhurun başına çoktan seçmeli şansı vermek,hatta atama yetkisi vermek.
Yanlış YÖK,yanlış düzenlenen ilgili yasalar.
Neden bu seçim “YÖK”ün gözetiminde ilgili üniversitenin hocalarına bırakılmaz?
Neden “YÖK” 2-3 seçeneği yeterli görmez?

Bu ve bunun gibi birçok neden başarılı dünya üniversiteleri arasında yer almamızın engelleri işte.
Zebaniler vurdukça vuruyor,vurdukça gömülüyoruz her alanda kuyuya.
Zebanilerden kendi kendini kurtaracak olan tek güçte yine millet.
Büyük Türk Milletinin makus talihini bir kere daha değiştirmesini dilemek ve dua etmek bana kalan.