8 Mart, dünya kadınlarına mâl olmuş bir gün. Nüvesi, kadınların bayraktarlığını yaptığı emek mücadelesinden mütevellit… Sonradan, kadınların verdiği emek ve haysiyet mücadelesi dikkati celbetmiş, alınmış ve bir değere tahvil edilmiş. Sömürü; milliyet, din ve cinsiyet ayrımcılığı tanımıyor.. ve tanımadığı için beşeriyet onurunun ortak düşmanıdır. Böyle günlerin sembolik anlamı ila içeriği, ideolojik bakış ve polemiklerden daha önemli. Hele ki bu önemi “dereke” kabul ederek, memleketimizde “kadın” durumuna baktığımızda iyi söyleyecek, yazacak konu bulmakta pek zorlanırız.  

“Türkiye’de kadın olmak zordur” diye bir girizgâh yapsam, gizliyi keşfetmiş sayılmayacağımı biliyorum. Fakat devamında belirtelim, bu zorluğun faili erkeklerdir ve erkek kafasının nahoş yansımalarında kendini gösterir. Türkiye’de kadına taciz ve şiddet vakalarının istatistik dökümünü bilmem kaç kez okumuş veya farklı zeminlerde paylaşmışızdır; lakin değişen bir durum yok! Benim memleketimde kadın başörtülüyken de sorundur, başı açıkken de sorun… Kadın mevzusu kadar istismara açık, yönlendirilen ve nema beklenen başka hangi saha vardır ki?!. Şimdi mevcut iktidar ve yalcılarının başta KABATAŞ YALANI olmaz üzre, KADIN meselesine nasıl huruç ettiklerini ve kafalarında İMGE kadın şeklinin n’olduğunu bir düşünün. Kadın istismarı din, vicdan dinlemeden en çok ÖRÜMCEK kafaların hüviyetinde kendini bulur. Halide Edip “Vurun Kahpeye” romanını boşuna yazmamıştır. O zihniyet bugün de hâkimdir.

Kent, taşra ayrımı yapmadan kadına karşı önyargılı, namus şeddeli perdeleyici bakış sürüyor. Feodal anlayış ve modernitenin kadına biçtiği rol-görev aynı; cinsiyet ve konfor yardımcı donanımı-eşyası. Feminizmi yahut paralel bakışların övgüsünü yapmıyoruz; ancak KADIN İNİSİYATİFLİ sivil toplum hareketlerine daha çok duyarlılık (hele ki şu zamanlarda) çok önemli. Öğretilmiş yargılarla beraberi bilinç ötemizde kadının eşitsiz ve zayıf bir mahlukat olduğunu meşrulaştırmak ısrarını el-an taşımaktayız. Kadınına itibar vermeyen bir toplumun gelişeceğini iddia etmek lakırdıdan ibarettir. Onların giyim kuşamından tutun, ev ve iş sahsında edindikleri görev ve taşıdıkları sosyal rol vazgeçemediğimiz tartışma ve hücum sahası. Bir o kadar üzücü olan da kadınlara hücum eden tiplerin kutsal kaynakları referans göstermesidir. Arapçılık hastalığının burada da nüfuz ettiğini üzülerek görmekteyiz.

Bugün, bir partinin genel başkan adayı kadındır. Meral Akşener’in adaylığı kadın kimliğiyle beraber daha çok önem kazanıyor. Sn Akşener’i yoğunlukla destekleyenler olduğu gibi, Akşener’in sırf kadın olmasından mütevellit saldırıya uğradığını da görmekteyiz. Sözde Ülkücü kimliği taşıdığı zannıyla yorum yapanlar, Meral hanımın (sırf) kadın olması sebebiyle MHP LİDERİ olamayacağını söylüyorlar. Bu duruma din de töre de müsaade etmezmiş. Vekil, bakan vs eyvallah; ama genel başkanlığa koca bir VETO! Neden acaba?!. Kadınlar, Ülkücü Hareket indinde kusurlu ve kısıtlı nevi cinsler mi? Mukaddes Kur’an ve Türk Töresi, kadının toplumda yeri ve kıymeti esasında ne söylüyor? Başta Türk toplulukları ve tarihine baktığımızda Türk Kadının yeri ve verilen kıymeti, bizi çok daha müspet noktalara götürür; ama idraksiz kafaların, köhne önyargılarının sesi daha çok çıkar.

Farkında mısınız bilmem! MHP’de bir kadın genel başkan adayının bulunması her açıdan takdir ve tebriki hak ediyor. Ülkücüler; Türk kadınını, ana, eş ve Ülküdaş olarak taltif edip, saygı göstermekle mükelleftir. Bir Türk Milliyetçisi elbette kadına 2. Sınıf canlı muamelesinde bulunamaz. MHP’liler, Türk kadınlarının sorun ve istekleri noktasında partilerini aktif mücadeleye davet etmelidir. Siz bakmayın “8 Mart solcu, gomunist propagandadır” martavalına… Başlarına türlü türlü felaketi reva gördüğümüz kadınlarımızı her vesile ile ön plana taşımak asli toplumsal görevdir. İslam ve Türk Milliyetçiliği kadına her zemin ve safhada itibar hatta görev vermiştir. MHP’li (eleştirel) arkadaşlar, Meral Akşener ismini bir de bu yönde tekrar değerlendirsinler. Bazılarına sıkıcı gelse bile yineleyelim. Kadın kas kuvvetinde bizden geride kalsa da akıl ve irade kuvvetinde hiçte yabana atılamaz.. hele ki bir Türk kadını!.. Türk toplumumum gelişim ivmesi için kadınlarımızı her zeminde desteklemek zorundayız; ev, kamusal alan fark etmeden... Bu destek pek tabi siyasetle de olabilir. Cinsiyete, kılık kıyafetine endazesine saplanmadan, Türk Kadınının onurlu ve şerefli bir milletin en kıymetli öğesi olduğunu Meral Akşener’e şahsında vereceğiniz itibarla gösterebilirsiniz.     

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!