Ülkeler, yetkin devlet adamları, ehil bürokratları, yetişmiş diplomatları, araştıran akademisyenleri, işlenen tarlaları, üreten fabrikaları, ihraç eden kanalları, hasılı kelam vatanperver beyinleri ölçeğinde güçlüdür. Bugün tartışmasız dünyada lider ülke ABD’dir. Ve ABD demek, düşünce kuruluşları (Think Tank) demektir.

Ülkemizde de epeyce düşünce kuruluşu var. Bunlardan birisi de Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı’dır (TÜRPAV). İmkanlarının ötesinde faaliyetler yapan TÜRPAV, Sayın İbrahim Aydın’a (emekli tümgeneral) bir konferans verdirdi. İlgiyle dinledik, not aldık ve bilgilendik.        

Konferansta dikkatimi çeken bir belgeden bahsetmek ve yorumlamak istiyorum. ABD Silahlı Kuvvetleri yayınlarında yer alan belgede, “göçün bir ülkede yaratabileceği riskler, mültecilerin bir ülkeyi nasıl yıkabileceği” 7 madde halinde özetlenmiş.

1.    Bir devletin politikasının istenilen yönde değiştirilmesi için göç akınlarının yönlendirilmesi. (Göçün bir silah olarak kullanılması)

2.    Göçün toprak elde etmek maksadıyla kullanılması. (Kerkük, Suriye iç savaşından önce 800 bin nüfuslu özbeöz bir Türkmen kenti iken, 2010’dan itibaren Peşmergeler getirilerek 1 milyon 600 bin nüfusa çıkartılmış ve demografik yapı bozularak Peşmergeye toprak kazandırılmıştır.)

3.    Göçmen ihracı. Ülkedeki muhalif unsurları göçe zorlayarak onlardan kurtulma. (Esat, “muhaliflerden, hırsızlardan ve kanunsuzlardan kurtulduk” diyor.)

4.    Ekonomik silah. Kölelik düzeyinde ucuz iş gücü. (İşsizliğin artması, kalitenin düşmesi, sosyo-ekonomik dengenin kırılması.)

5.    Beşinci kol. Göçmen olarak casus grubu gönderilmesi. (İç karışıklık çıkartmak üzere.)

6.    Militarize göçmenlik. Tecrübeli teröristlerin hedef ülkelere sızdırılması. (PKK, İŞİD, El-Kaide benzeri örgütlere mensup teröristler gibi.)

7.    Propaganda. Göçü propagandanın malzemesi olarak kullanmak. (Göçmenlere anlayışlı olunsun, eşit davranılsın propagandası ile din değişsin, dil değişsin, toplumsal yapı değişsin…)

Kırk yılı aşkındır başımıza musallat edilen PKK belasını, özellikle Suriye iç savaşı sonrası göçmen sayısında dünya liderliğine yükselmemizi kalın çizgilerle not edelim ve 7 maddeyi kendi açımızdan değerlendirelim. İstiklal Caddesinde, Suriye’den gelen PKK güdümlü, terör saldırısında yaşamını yitirenlerimizin, yaralılarımızın, roketli kancıklık sonucu şehit edilen gariban öğretmenin yerine koyalım kendimizi… Şehitlerimizi, gazilerimizi, hülasa milletimizin atisini içselleştirelim ve böylece;

Ensar-muhacir hikayesinin(!) Türkiye’ye zarar verdiğinin görülmesi,
Öncelikle gençlerden başlamak üzere göçmen meselesinin mutlaka halli,
Suriye’de Türkmen varlığını göz ardı etmeden, Esed’e Esat demenin zamanının geldiği,
Irak’ın kuzeyindeki yapının, Türkiye ve Türkmen düşmanlığında beka konusu olduğu,
Fars-i yönetimlerin tarihin hiçbir döneminde Türk’e dost olmadığı,
Yunanistan’ın tescilli düşmanlıktan vazgeçmeyeceği,
Ermenistan’ın cüssesinin ötesinde maşalığa uygun olmayı sürdüreceği,
Türk Türk’e dal olmadıkça, kimsenin Türk’e yar olmayacağının unutulmaması,
Hususlarını ve ötesini özümseyerek, birliğimiz, istiklalimiz ve istikbalimiz için yeniden düşünelim…

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun “Pençe-Kılıç Hava Harekâtı” için dua edenlere, Türkiye’mizin dirliği ve Türk Milletinin kardeşliği için bedel ödeyenlere…