Türkiye tarihinin hiç bir döneminde bu kadar kötü yönetilmedi.  Savaş dönemleri hariç hiç bir dönemde bu kadar düşmanı olmadı. Hiç bir dönemde particilik, lider putçuluğu bu kadar milli menfaatlerin önüne geçmedi. Her alanda tam bir hüsran yaşıyoruz.

Yunan Ege'de tek tek adalarımızı işgal ediyor, kimse çıkıp  ey iktidar, vatan toprağını niye müdafaa etmiyorsun diyemiyor. Tam aksine ülke kaybettikçe putçuluk büyüyor.

Bin yıllık Türk yurdu Kerkük'te önce etnik temizlik yapıldı,ardından Barzani tarafından  ele geçirildi, bir avuç insanın dışında kimsede çıt yok. Partimiz ülkeyi yönetiyorsa isterse ülkenin yarısı gitsin.

Etrafımızda dostane ilişki kuracağımız tek bir ülke kalmadı, nerede hata yaptık diye kendi kendimizi sorgulayacağımıza  suçu Haçlı zihniyetine atarak sorumluluktan kaçıyoruz.  Siyaset akıla yapılır,hamasetle,efelenmekle,çevre ülkelerin hassasiyetlerini hiçe sayarak siyaset yapılmaz.

Hiç unutmam, BBP'yi kurduğumuz zaman gençlik teşkilatımızın adına Nizam-I Alem Ocakları ismini uygun görmüştük. Fakat ir süre sonra Avrupa'daki arkadaşlarımız bu ismin Batı'da çağrışımlarının iyi olmadığını,akla  Osmanlı'yı,Batı'yı titreten zaferlerimizi getirdiğini, bu korkunun önümüzü tıkayabileceğini söylediler. MYK uygun buldu, gençlik teşkilatının ismi Alperen Ocakları oldu. Aslolan kimseyi kışkırtmadan,korkutmadan kendi programımızı uygulayabilmektir.

AKP yıllardır Osmanlı,Osmanlı  diyerek Batı'nın korkularını,vehimlerini tahrik ediyor. Sürüye kurt çağırıyor,üstelik sürüyü koruyacak bir ideolojik omurgası da yok. Kaldı ki, zaman geriye akmaz. Dünün sosyal,siyasi şartlarında ortaya çıkmış bir devlet biçimi bugünün farklı sosyal ve siyasi şartlarında asla tekrar edilemez. Bize düşen tarihimizi iyi öğrenmek,içinde bulunduğumuz durumdan aşağılık kompleksine kapılmamak,büyük medeniyetler kuracak cevhere ve devlet birikimine sahip olduğumuzu bilerek bugünün sosyal -siyasi şartlarına uygun güçlü bir devlet olabilmektir. Osmanlı'nın sahip olduğu topraklar üzerinde bugün 30'un üzerinde devlet var.Osmanlı'yı geri getireceğiz dediğiniz zaman bu 30 küsur devleti birden karşınıza almış,hasım haline getirmiş olursunuz. Ege'de 18 küçük adayı koruyamayan bir siyaset, hangi güç ve kudretle Osmanlı'yı geri getirecek? Kerkük'ü işgal eden Barzani'ye tek laf edemeyen,bir ay önce bayrağını göndere çekerek Kerkük için yol veren bir devlet  mi bunu yapacak? Güçlü devlet diye bağırmakla güçlü olunmuyor. Gerçekten güçlü olsaydık,caydırıcı bir görüntümüz olsaydı ,Barzani Kerkük'e bayrağını dikmeye cesaret edebilir miydi? İki salon toplantısına izin vermediler   diye  Hollanda ve Almanya ile çıkarılan gürültüye bakın, bir de Ege adaları ,Kerkük ve Menbiç için gösterilen suskunluğa bakın. Siyasi çıkarlar milli menfaatlerin önüne geçerse işte böyle olur;parti i ve lider için kavga,ülke ve millet için sükut.

İktidarda kalmak için her yol meşru diye hareket ederseniz başınızı gerçeğin duvarlarına vurmaktan kurtulamazsınız. Uzun süredir iktidarın yanlış söylemleri yüzünden Batı'da saldırgan,fırsatçı,emperyal emelleri olan bir Türkiye algısı oluştu. Bu da Türkiye üzerine hesabı olanlar için meşru gerekçeler üretmek demektir. Bugün parti ve lider putçuluğu ile bazı gerçekleri gözlerden kaçırabilirsiniz ama  acı gerçek kapıyı çaldığı zaman bugün alkışlayanların nasıl yer değiştirdiğini göreceksiniz. Basınla,medya ile  kalemini kiraya vermiş yandaş yazarlarla gerçeği uzun süre gizleyemezsiniz. Alman halkı da Rus bombaları Berlin'in üzerinde patlayıncaya kadar savaşı kazandığını,Rusya'yı baştan başa Alman ordularının çiğnediğini sanıyordu. Bombalar üzerlerine yağmaya başlayıncaya acı gerçeği anladılar ama çok geçti. Milyonlarca Alman ölmüş,ülke ortadan ikiye bölünmüş,şehirler yıkılmış,bütün fabrikaları sökülüp götürülmüş,iki milyon Alman kadını tecavüze uğramıştı. Felaket kapıyı çalmadan gerçeği görebilseler onca acı ve yıkımı yaşamayacaklardı. Önemli olan idraklerin zamanında uyanmasıdır,zamanı geçtikten sonra uyanmanın hiç bir faydası yoktur.