Artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bu seferki dönüşüm bütün zamanların ötesinde olacak.

Aşağıdaki devrimlerin toplamından daha etkili günlere hazırlıklı olunmalıdır.

Birinci sanayi devrimi buhar, (Sanayi 1.0).

İkinci sanayi devrimi elektrik, (Sanayi 2.0).

Üçüncü sanayi devrimi elektronik- otomasyon, (Sanayi 3.0).

Dördüncü sanayi devrimi dijitalleşme, (Sanayi 4.0).

Başlatılan beşinci devrimde insan faktörü göreceli olarak azalacak ve çok şey değişecek.

Farkında mıyız bilmiyorum ama değişim başladı bile…

TV’lerde gerçekten TIP EĞİTİMİ almışlar konuşuyor, her işten anladığını sananlar değil.

Dünyanın her yerinde kıymetleri daha iyi anlaşıldı, sözleri daha çok dinleniyor.

Ve bilim adamları diyor ki;

Bu virüsten kaçış yok, ne kadar çok tedbir alırsak, kurallara ne kadar çok uyarsak ne kadar iyi beslenirsek ve bağışıklık sistemimizi ne kadar güçlü kılarsak o kadar az zararla çıkarız.

Ve ekliyorlar, işin nirengi noktası bağışıklık sistemini güçlendirmek, bunun mihenk taşı da beslenmedir.

O zaman asıl soruyu soralım mı?

Neyle besleneceğiz?

Cevap tek, bitkisel ve hayvansal ürünlerle, gıdayla…

Peki, bitkisel ve hayvansal ürünleri kim planlayacak, kim üretecek, kim tohum geliştirecek, damızlığı kim büyütecek?

Nasıl ki, kalp ameliyatı için bir Mülkiyeli yerine bir doktora, diş sorunu için bir ziraat mühendisi yerine diş hekimine gidiyorsak, gıda için de bu işin eğitimini alanlara gidilecektir.

Yani, buğdayı tarlada bile görmeyene hububat politikalarını, eti lokantada gören aynı kişiye et politikalarını, sütle markette merhabası olan aynı kişiye süt politikalarını, tarımsal eğitimle müşerref olmayan aynı kişiye tarım politikalarını yönetme yolu açılmayacaktır.

Çünkü bu coronavirüs belası sonrası bilinecektir ki;

Beton yenmez buğday üretmek gerekir,

Doğalgaz teneffüs edilmez fidan yetiştirmek gerekir,

Petrol içilmez temiz su gerekir,

Silah kilere konmaz gıda ihtiyacını karşılamak gerekir,

Ve beyaz adam anlayacak ki kurşun leblebi niyetine yutulmaz zeytin fidanı gerekir…

Nasıl ki CORONA ile birlikte doktorların ve bilim adamlarının değeri daha iyi anlaşıldıysa, gıda için de bunların eğitimi alanlara selam verilecektir.

Ve umuyorum ki oluşturulan ve oluşturulacak olan “Bilim Kurulları” da bu perspektifte rötuşlanacaktır.

Yeni dünyaya merhaba diyelim.

Dünyanın her neresindeyse beyin göçüyle gidenlerimizi tekrar göreve çağıralım.

Çünkü gerçek beyinlere ihtiyacımız olacak…

Çünkü artık artan bir hızla, üretim akıllı fabrikalarda, sansasyonel ismiyle karanlık fabrikalarda ve hatta daha az insanın olduğu tarlalarda yapılacaktır.

O fabrikalarda, grev yok, hastalanma yok, izin derdi yok, maaşa zam isteyen yok, yorulmak yok… Dünyanın ağaları böyle istiyor.

Ve o fabrikalar 7*24 değil 365*24 çalışan bir sistemin esiri olacak...

Ya yeni bir yol bulunacak ya da bundan kaçış olmadığı kabullenilecek.

Dolayısıyla bu sistemi lehimize dizayn edecek işinin ehli beyinler gerekecek…

Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun “Evde Kal” sözüne uyanlara ve beyin göçüyle gidenlerden milletimize hizmet için geri döneceklere…