"İş koltuktan kalkmaya gelince bir gecede nasıl diktatör olduklarını gördük" Bu söz Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan’a ait.

Erdoğan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından gitmesi için değil CHP’nin başında kalmasını istediği için, CHP’li delegeleri tahrik ederek delegelerin Kılıçdaroğlu etrafında birleşmesini istemektedir.

Çünkü Kılıçdaroğlu’nu dişine göre bulmaktadır.

Nasıl ki muhalefetin adayının Kılıçdaroğlu olması için bütün kalemşorlarını seferber etti. Sürekli Nasıl tahrik ederek Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını sağladı, şimdiki politikası da seçim öncesi politikanın bir başka versiyonudur.

Öyle bir demokrasi ki maalesef iktidar hem kendi adayını hem muhalefetin adayını belirlemektedir.

Şimdide sıra ana muhalefet partisinin Genel Başkanını belirlemeye gelmiştir.

Erdoğan’ın CHP’nin içişlerine karışması hiç yakışık almıyor. Bu ne demokratik terbiye ile ne demokratik ahlakla izah edilebilir.

Başkanlık sistemi ile bütün yetkilerin tek elde toplanması, adaletin yok edilmesi, yargı bağımsızlığının yavaş yavaş ortadan kalkması ülkede kör topal işleyen demokrasinin vazgeçilmez unsuru kabul edilen siyasi partilerin de tek adam tarafından dizayn edildiğinin bir göstergesidir.

Tek adam rejimi denilmesine itiraz eden iktidar dönüp eylemlerine ve söylemlerine bir bakmalıdır.

Ülkenin iktidarı da muhalefeti de tek kişi elinde toplanmış.

Bunun adına da Türk tipi Başkanlık sistemi demektedirler.

Bu rejimin adı “Maraba demokrasisinin ürünü düpedüz tek adam rejimidir.”

 Bu rejimde, demokraside olması gereken güçler ayrımından bahsedemezsiniz.

Yasama tek kişinin inisiyatifinde yürütme de tek kişinin inisiyatifindedir. 

Yargı desen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin çoğunluğunun atamasını yapan tek kişinin inisiyatifindedir.

Çünkü atamayı yapan görevden almaya da yetkilidir.

Kısaca tek kişi bütün gücü elinde bulunduran ülkenin tek hakimi Türk tipi başkanlık sisteminin başkanıdır.