Toplum olarak ekonomiyi okumak veya izlemeyi pek istemiyoruz.

Bu durum genlerimizle ve yüzyılların getirdiği alışkanlıklarla izah edilebilir.

Bu gün bazı mahfillerin toplumumuzu çokça özendirmeye çalıştıkları Osmanlı yönetimi Türk milletini devletin sadece “Zabit ve katip ve asker” bölümüyle özdeşleştirmiş Türklere istihdam sahası olarak sadece savaşmak ve ölmek üzerine bir yaşam alanı kalmıştır.

Osmanlıda ekonomi ve ticaret genellikle gayrimüslim, gayrı Türk unsurların eline bırakılmış tüm devlet ayrıcalıkları Türk olmayan tüccarlara tanınmış kapitülasyonlar eli ile Osmanlının ekonomisinin sahibi hep gayrı Türk unsurlar sahip olmuştur.

Ekonomi yazılarının çok talep bulmadığını biliyorum.

Ama ekonominin hayat olduğunu da biliyorum.

Bir yazının okunması mutlaka önemlidir ama bir amaca uygun yol gösteren bilgi veren bir yazı olması da önemlidir.

Ülkemizde ekonomi çok partili hayata geçişten sonra yol ayrımına gelmiş.

Yardımla iaşe ile ayakta durmaya çalışan üretim ayağı her yıl geriye giden yerliden çok yabancının tercih edildiği ithalata dayalı sürekli devalüasyonlarla boğuşan, finansal oyunlara dayalı bir ekonomik sistem benimsendi ve halen ekonomimiz bu minvalde devam etmektedir.

Bizim yaşadığımız ekonomi “Milletin sarhoş edilip soyulduğu” ekonomi olarak da nitelenebilir.

Yavaş yavaş devalüasyonlar, yavaş yavaş enflasyonlar, yavaş yavaş soygunlar.

Ülkemizin son verilerine göre 32 milyon 400 bin kişinin toplam 735 milyar (Eski parayla katrilyo) TL bireysel borcu var.

Bu borç Ak Partinin iktidara geldiği 2002 yılında 5,8 milyar lira idi.

Ülkemizin insanlarının bireysel borcu 18 yılda yaklaşık 730 milyar lira artmış.

Bu durum bir finansal oyunun tam izahıdır.

Bu gidiş bir yerde durmalı durdurulmalıdır.

Devletimizin açıkladığı son ekonomik önlemlerde bireysel borçlanmalar ve bireylerin kredi kullanması öneriliyor ve devlet bankaları eli ile yurttaşlarımızın borçlanması teşvik ediliyor.

Üretiminiz yok ise borcunuzu nasıl ödeyeceksiniz.

Türkiye bankalar birliğinin son açıklamasına göre Nisan ayında 986 bin kişi hayatlarında ilk defa “İhtiyaç kredisi” kullanmış.

Bu gün içinde yaşadığımız tüketime ithalata ve finansal oyunlara dayanan ekonomi sistemimiz rasyonelliğe üretime emeğe hukuka ve hakka dayalı yenilenmeyi gösteremezse ülkemizde ancak ihtiyaç kredisi kullananlar çoğalacaktır.

Hâlbuki kullanılması gereken krediler üretim için yeni iş kuranlar işini geliştirmeye çalışanlar nitelikli mal üretimi yapmak isteyenler yeni akım teknoloji yatırımları kredileri kullanım alanları desteklenmelidir.

Ülke sathında yaşayan insanları zenginleştirmeye çalışmazsanız yaptığınız gökdelenlerdeki lüks dairelerinizi satacak kimseyi bulamayacaksınız.

Bari kendiniz için üretim ekonomisine dönün.