Türkiye 2 gün sonra yerel seçimlerini yapacak .

Büyükşehir, il, ilçe belediye başkanlarını ve meclis üyelerini seçecek.

Türkiye’de Büyükşehir belediyeleri 5216 sayılı yasayla , İlçe belediyeleri 1580 sayılı yasayla yönetilir.( 1580 sayılı yasa 3/4/1930 dan beri uygulanmaktadır.)

Türkiye’de var olan belediyelerin hemen hemen tümünün görünen bütçelerinin yüzde 80 ini merkezi idarenin halktan toplanan vergilerle karşıladığını herkes bilir.

Buralarda sorun yok.

Sorun görünmeyen bütçelerde.

Hiç bu kadar seçim kampanyası harcaması olur mu?

Her ağaca, her direğe, her köprüye onlarca büyük büyük pankartlar asıldı. Ulusal yayın yapan TV’lerde reklamlar çokça dönüyor. Tırlar dolusu kahve ve tonlarca kuru çay dağıtıldı.

Bir metropolde orta karar bir ilçede iddialı bir belediye başkan adayının seçim kampanyası sürecinde ortalama 2 ile 5 milyon dolar harcadığı , yarışı geriden takip eden her adayın ise 500 bin ile 1 milyon TL kampanya parası harcadığı görülüyor.

( İstanbul Kadıköy’de Komünist partinin bir adayı var. Türkiye’nin en zenginlerinin kapitalistlerinin yaşadığı yerlerde çok yüksek bir para harcamasıyla kampanyasını sürdürüyor.)

Bu paraları harcayan insanlar pek aptal insana benzemiyor.

Hepsinin ya bir hesabı var ya da arka planda bir veya birkaç maddi destekçisi var.

Dahada kötüsü devlet parası kullanıp seçim kampanyası yapan adaylar var.

Yani devletin parasıyla kampanya yapan adayın harcamalarını millet finanse ediyor demek.

Tabii Türkiye siyasetine yön vermek isteyen emperyalist ellerin desteklediği, finanse ettiği millet düşmanı işbirlikçi adayların varlığına da değinmek gerekir.

Türkiye seçimleri Ak Partinin iktidara gelmesinden sonra tam bir algı manipülasyonlarının yaşandığı, para harcamanın, medya kullanımının, devlet gücünü kullanımın bu denli istismar edildiği başka bir dönem yaşanmadı.

Pazar günü yapılacak olan seçimler bazı siyasal hareketlerin ölmesine , bazı siyasal hareketlerin durağan kalmasına bazı siyasal hareketlerinde çıkış yapmasına sebep olacaktır.

Türkiye din bezirganı ve istismarcısı siyasi hareketi İstanbul dahil 30 yıldır iktidarda tutuyor.

Bu hareketin ivmesi artık inişe geçti , frenin patlaması bu seçimde mi olacak yoksa bir sonraki seçimde mi olacak konu bu.

Tabii din olgusu Türkiye’de bir süre daha kısmi etkisini sürdürecektir.

Merkez sağ mı, milliyetçimi, hangi tür milliyetçi ,dincimi olduğuna bir türlü karar veremeyen, sürekli yalpa yapan,  girebildiği her seçimde seçilecek sıraları parayla satan ama seçilmeyecek sıraları partililerine veren,  yani partilisini maraba, seçmeni av, kendilerini de avcı olarak gören,  ticarethane partileri tabela partilerine dönüşecek ve tabelalarını satmaya çalışacaklar.

Ekseninden kayan eski partiler var.

Biri bu seçimden sonra doğum yapacak.

Diğeri emri hak vaki olunca doğum yapacak.

Çünkü eski MHP başkanı Alparslan Türkeş şöyle tarif etmişti bu olayı. “Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr belirler.”

Biri Atatürk ‘ün çelik gövdesinden saptı .

Diğeri Türk milliyetçiliği ideolojisini ümmetçi ihvancılara teslim etti. (Daha doğrusu etmeye çalıştı.)

Türkiye Atatürk çizgisinde Türk milliyetçiliği fikrini Kuvva-ı milliye ruhuyla taşıyacak kadroları bu seçimde ortaya çıkaracak gibi görünüyor .

Sokakta bu ayak izi hissediliyor.

Türk gençlerinin siyasal davranış çizgilerine dikkatli bakıldığında gençliğin milliyetine nasıl sahip çıktığı görülmektedir.

Türkiye’de Türk milliyetçiliği 1938’den beri ezilmeye çalışıldı.

Çünkü emperyalizmin, sömürünün tarih boyunca en korktuğu şey sömürüp yönettiği insanların bir milliyetçilik bayrağı altında toplanmalarıdır.

İstiklal mücadelemiz de aynen bir milliyetçilik hareketi değil midir? Antiemperyalist direniş değil midir?

Bu seçim Türkiye’de Küreselcilerle Türk milliyetçileri arasında geçecek .

Bugün milliyetçiler fakir ,az , devlet yönetiminden uzaklaştırılmış görülebilir.

Osmanlı devletinde de aynen öyle idi.

Sonuçta Türk milletinin kaderini Türk milliyetçileri belirledi.

Sonuç değişmeyecek .

İlla yıkılmayı görmeye gerek yok.

İlla istiklal savaşı vermeye gerek yok.

Bugünden Türk milliyetçilerini devletin tüm mekanizmalarında göreve getirmek kendisini Türk milletinin mensubu sayan her bireyin görevidir….