PKK 12’nci kongresini yaptığını ve PKK adıyla artık faaliyet yapmayacağını duyurdu.

PKK’nın yazılı olarak yaptığı duyuruyu incelemek lazım.

Yazı sanki fesihten silah bırakmaktan başka bir niyet taşıyor ve bölgenin yeni siyasi şekillenmesini planlayan yazılı duyuru metni görünümünde .

Bildiride;

- 1921 Anayasası önceleniyor .

(1921 Anayasası Türkiye halkı derken , 1924 Anayasası Türk milleti kavramını kullanır)

- Bildiride 1924 Anayasası için “inkâr ve imhanın belgesi” tanımı kullanılmış.

(Bu iki maddeden anlaşılan PKK kendisini feshettiğini açıkladığı bildiride Türk milletini de feshetmek istediğini net olarak bildirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini hedef almış)

-Bildiride Lozan anlaşmasına aleni saldırmış.

( ABD’nin Lozan anlaşmasını imzalamadığı ve tanımadığı düşünüldüğünde yazılı metnin nerelerde hazırlanıp dikte edildiği daha iyi anlaşılabilir.)

Lozan Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir.

Uzun iktidar yıllarında iktidar tarafından görmezlikten gelinen Lozan Anlaşmasına son yıllarda Türkiye iktidarı tarafından da bir sahiplenme görülüyor.

Ama ortağı PKK Lozan’ı tanımıyor.

Kendi aralarında bir tezat mı yoksa yeni bir anlaşmamı görmek gerekir.

- Bildiride PKK sanki bir terör ve uyuşturucu satıcısı taşoren bir örgüt değil de derinliği ve geçmişi kökleri olan bir yapı olarak sunuşmuş.

Halbuki PKK 40 bin şehidimizin katili aşağılık emperyalizmin kucağında bir terör örgütüdür ve Türk milletinin düşmanıdır.

- Bildiride “Faaliyetler bundan sonra PKK adıyla yapılmayacaktır.” sözü aslında durumu net olarak açıklıyor.

Doğru PKK adıyla faaliyet yapılmayacak ama YPG, KCK , PYD, YCA adıyla veya yeni adlarla devam edebileceklerdir.

Türkiye’deki iktidar ve PKK’nın anlaşması sonucunda; PKK’nın dağ kadrosu DEM Partiden milletvekili seçilip hayatlarını garanti altına alacak, Abdullah Öcalan kendisine tahsis edilen Türk milletinin sahibi olduğu kocaman bir adada lüks hayatını sürdürecek, PKK katilleri serbest bırakılacak devlette veya Dem belediyelerinde üst görevlerde yüksek maaşlarla çalışacak.

Türk milletine çektirdikleri acıların, ölümlerin mükafatlarını gene Türk devletinin yönetenleri eli ile kazanacaklardır.

Büyük planda Kürt hareketi Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde devletleşecek ve yüz yıl önceki İngiltere’nin kontrolündeki, silahlandırdığı ve kışkırttığı Yunanistan rolüne soyunacaktır.

BOP dedikleri budur tıpkı geçen yüzyıldaki “Şark Planı” gibi.

Yanılmayı çok isterim…