
Vedat Çakıroğlu
Zaman zaman kurulan bir saat gibi...
Bazı insanlara ederinden fazla değer atfedip sonra da taşıyamayacağı yükler altında kalmalarına ve milletin başına dert olmasına sebep oluyoruz galiba.
Bir insan göz önünde bir göreve getiriliyor. Birkaç cilalı ve hamasi konuşma yapıyor. Birkaç bilinen şiir, birkaç atasözü... Sonuçta ancak ailesi adına bir söylem kapasitesindeyken millet adına karar verecek bir makamı o kişiye işgal ettiriyoruz.
Yüzde 10 rey almış bir partinin, hafızamızda daha Türk milletinin huzuru, mutluluğu, zenginliği, güvenliği için 10 cümlesini hatırlayamadığımız genel başkanı, habire kapalı kapılar arkasında Türk milleti adına siyaset mühendisliği yapıyor.
O denli ki: Türkiye'nin değişeceğini, Türk milletinin yaşamına artık yeni bir kimlikle (tabii Türklük olmayan bir kimlikten bahsediyor) devam edeceğine, Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı birliğinde yaşayan etnik ve mezhebi kitlelerin etnisitelerine ve inançlarına göre devlette temsil edilmesine (Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri Kürt, diğeri Alevi olsun), Türk düşmanı bebek katili teröristin TBMM'de halka hitap etmeye çağrılmasına... Bu gibi konularda hep önde. Ama halkın temel ihtiyaçlarında hiçbir fikri yok.
Bu çıkışlarını genelde saygın yerlerde (Kızılcahamam'daki Ülkücü Şehitler Anıtı, Ankara Beştepe'deki Alparslan Türkeş'in mezarının başı) yapıyor.
Belki de en dikkat çekici olanı, bu toplum mühendisliği söylemlerini ABD'nin Ankara büyükelçilerinin açıklamalarından hemen sonra yapması olduğu görülüyor.
ABD'nin 2000'li yılların başında uygulamaya koyduğu BOP projesini incelediğimiz ve bu parti başkanının 2000'den sonraki izlediği siyaseti incelediğimizde sonuçları görülebilir.
BOP projesinde ABD, İsrail ile ortaktır. İsrail, işgal ettiği bölgede büyümeyi ve Arz-ı Mevud'u gerçekleştirmek istiyor. Arz-ı Mevud haritası açık kaynaklarda var. İsrail'in büyümesi için kontrol edebileceği ihtiyaçlı devletçiklere ve toplumlara ihtiyacı var. Tam burada bölgede dört devlette yaşayan Kürtlerin dört ayrı devlette kurumsallaşması ve BOP'a hizmet eder hâle getirilmesi devreye girdi ve tabii olarak Kürt gruplarının da birbirleriyle iyi geçinememesi sağlanmalıydı (Barzani, PKK, Talabani gruplarının kavgalı oluşu).
Yazının başında kendisini Türk milleti adına karar verme makamında gören kişi, BOP'un Türkiye'de işlev bulamaması sonucunda devreye sokuldu ve Türkiye'nin Kürt teröristlerinin hamisi rolüne soyundu.
Buradan bir soru sormamız gerekiyor galiba:
Görevlinin bahsettiği Cumhurbaşkanının iki yardımcısından Kürt olacak olan kişi, Türk düşmanı, bebek katili Abdullah Öcalan mı?
Çok uzak gibi görünüyor, değil mi?
Son 25 yılda çok uzak gibi görünen nelerle karşılaştık?
Bizim çocukluğumuzda Andımız'ın kaldırılacağı söylense bize çok uzak gelirdi. Bir Türk devletinin başkanının “Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım.” demesi bize çok uzak bir söylemdi. Türk milletine yeni bir kimlik teklif edilmesi olmayacak bir şeydi.
Terörist katili TBMM'ye hangi partinin grubunda konuşmak için davet etti? Kürtlere düşecek cumhurbaşkanlığı yardımcılığına hangi parti karar verecek?
Garip olan, bu kişinin milliyetçiliğini kimsenin sorgulamamasıdır.
Bir kişinin millet sevgisini anlayabilmemiz için o kişinin bir yetkili göreve geldiğinde millet için ne fayda yaptığına bakmamız gerekir yoksa öyle milleti tehdit, bağırma, çağırma, muamma davranışlara millet olarak prim vermemeliyiz.
Tabii, bir millet birliğine inanıyorsak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.