“Ergen olamama’’ kavramı insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışı şeklinde açıklanmaktadır. Dolayısıyla gerçeğin ideolojik anlatımlar süzgecinden geçirilerek algılanması kişinin kulluğunu-köleliğini bir çeşit özgürlük olarak yaşamasına neden olmaktadır.

 Benim yerime düşünen bir kitabım, vicdanımın yerini tutan bir din adamım, hastalığım ve perhizim ile ilgilenecek, sağlığım ile ilgili karar verecek bir doktorum odlumu zahmete katlanmama hiç gerek kalmaz! Artık para harcayabildiğim sürece, düşünüp düşünmemem de pek o kadar önemli değildir. Bu sıkıcı ve yorucu işten başkaları beni kurtaracaktır. Bana haftasonları AVM’ lerde kredi kartıyla yapacağım alışveriş mutluluğu yetecektir.

 Ülke gelirlerinin adaletsiz dağılımına gelirlerin haksız yere belli yerlerde yığılmasına, sofradaki ekmeğin küçülmesine, çocuklarımızın ve geleceğimizin çalınmasına seyirci kalmanın utancı şöyle dursun, bütün bunları yapıp edenleri korumak, kollamak ve daha fazla bağlanmak, daha fazla hizmet etmek, oy verip tekrar iktidar kılmak, bu durum “gönüllü kulluk’’ olarak tanımlanmaktadır.

 Kulluk isteği özgür düşünme ve akıl yürütme becerisi ellerinden alınmış insanların zihnine yerleştirilmiştir. Bir bakıma insanlar iktidar mekanızmasının ideolojik şartlandırılmasıyla “ergen olmama’’ durumuna indirgenmişlerdir. Dolayısıyla özgürlük gönüllü kulluk olgusunun zihinlerden sökülüp atılmasıyla mümkün olabilir. Ancak insanların kendi benliklerini tanımalarına ve her türlü yobazlık, baskı  ve tiranlıktan nefret etmelerine  yardımcı olacak ilim adamları, aydınlar, basın yayın sınırlandırılıp denetlenirse gönüllü kulluğun sürdürülmesi kaçınılmazdır. (1)

 Düşünülemeyecek kadar mantık dışı görünen gönüllü kulluk olgusunu var kılan insan doğasının yozlaşmasıdır. Ya da insanın yozlaşarak bir ikinci doğaya sahip olmasıdır. (Clastres’a)

 Sonuç olarak tarihin şekillendirdiği yaşama ve algı biçimlerini muhafaza ederek bu günü ve geleceği sağlıklı yaşama şansımızın olmadığını görebilmek için illa bir bedel ödemek, gönüllü kulluk etmeye aday olmak, bu doğrultuda yaşamak, bir kokuşmuşluğun bir zihinsel hastalığın belirtisi değil midir?

 İdeolojik olarak şartlandırılmış yorgun ve yoksul kalabalıkların meydana getirdiği  topluluğa hangi demokrasiyi sunarsanız sunun, hangi düzeni  kurarsanız kurun gönüllü köleliğe meyilli ergen olmamış kalabalıklar kısa zamanda sizin demokrasinizi tiranlığa çevirmekte gecikmeyeceklerdir.

 Ülkemizde ergen olmamadan kaynaklanan gönüllü kulluğun devamını sağlamanın günümüzde bulunan tek çaresi adım başı AVM ler açıp kredi kartıyla harcamalar yaptırıp kısa vadede insanları alışveriş mutluluğu ile oyalamak şeklinde tecelli etmiştir.  Havuz medyası oluşturup, özgür düşünceye kelepçe vurmak tek yönlü ideolojik şartlandırma ile gönüllü kulların sayısını arttırmak, iktidarın tiranlığını devam ettirmektir.

 Hüseyin ÖZCİHAN                   

(1)Gönüllü kulluk üzerine söylev. Çev. Mehmet Ali Ağaoğulları  Etienne de La Boétie      /   1546’da Fransızca yazdığı eser.