Av. Dr. İrfan  Sönmez

Av. Dr. İrfan Sönmez

Bir gün milliyetçileri ikna ederlerse…

Mevlâna, sözle uygulama, gerçekle gizlenen arasındaki farkı göstermek için “ben ne diyorum, tamburam ne diyor” demişti.

Aylardır, yeni açılım süreci,‘ Terörsüz Türkiye’ diye pazarlanıyor. İlk açılım sürecinin mottosu da ‘analar ağlamasın’dı.’

Terörsüz Türkiye sözüne kimsenin itirazı olamaz. Bunu bildikleri için bu sloganı kullanıyorlar zaten.

Kimse terörün bitmesine, Örgütün tasfiyesine karşı değil, böyle göstererek toplumsal dirençleri kırmak istiyorlar. Örgüt şartsız- şurtsuz kendini tasfiye edecekse buna kim itiraz edebilir? Karşılığı da en fazla tutukluların ve dağda olanların durumunu gözden geçirmek olur. Buna da toplumdan büyük bir itiraz gelmez.

Ama öyle değil, iktidara yakın medyada yazılıp çizilenlere bakıldığında bunun - mahkumların- durumu ile sınırlı kalmayacağı, anayasada esaslı değişikliklerin gündeme geleceği görülüyor. Bu sebeple hep bir ağızdan, toplumu anayasa değişikliklerine hazırlamaya çalışıyorlar. İlk çözüm sürecinde de Hakan Fidan bazı düzenlemeler için toplumun alıştırılması gerektiğini söylemişti.

İktidar oy kaybı yaşamamak için herhangi bir taviz şartı olmadığını söylüyor. Oysa Öcalan’ı mecliste konuşmaya davet edecek kadar ileri gitmek, buna mecbur edilmiş olmayı akla getiriyor. Aksi takdirde hiçbir siyasetçi bir milleti ortadan ikiye bölen, oluk oluk kan akıtan birini meclise davet edemezdi.

Cumhur ittifakının bileşenleri, ısrarla ‘terörsüzlük ve örgütün tasfiyesi üzerinden rıza üretmeye çalışırken DEM partili Pervin Buldan yıllar önce çözümden ne beklediklerini şu şekilde anlatmıştı: ”… geçmiş olsun AKP’ye… Kürtler statüsünü elde etti artık. Suriye’de elde edilen statü çok yakın zamanda Kürt halkının mücadelesi ile Türkiye’de de elde edilecektir. …ayının ortalarında tamamlanmış olacaktır. Ondan sonrası ÜÇÜNCÜ AŞAMADIR. Kandildeki kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız Türkiye’ye gelmelidir, Türkiye’de siyaset yapmalıdır…”

Buldan’ın statüden neyi kastettiği açık, YPG’nin elde ettiği özerklikten bahsediyor ve bunun çok yakın zamanda Türkiye’de de gerçekleşeceğini söylüyor.

Sonra da ÜÇÜNCÜ AŞAMAYA geçeceklerini belirtiyor.

Bir halka veya topluma anayasa veya yasalarda statü vermek uluslararası hukuk açısından o halka direk kendi kaderini tayin hakkı vermek, ayrılma yolunu açmaktır. ( bunun ayrıntıları Self- determinasyon ve Ayrılma Girişimleri isimli kitabımda var)Üçüncü aşamadan kasıt ise bağımsızlıktır. Etnik hareketlerde birinci aşama halkın uyandırılması, ayrıştırılması yani uluslaşmasıdır. İkinci aşama özerklik, üçüncü aşama ise bağımsızlıktır. Konuşma birkaç yıl önceye ait olsa da o tarihte iktidarın verdiği sözleri ve nihai hedefin ne olduğunu gösteriyor.

Dün Buldan’a bu konuşmayı yapma cüreti verenlerin bugün devleti tamamen ele geçirdikten sonra farklı davranmaları için bir sebep bulunmuyor. Evet terör bitmeli, örgüt tasfiye olmalı lakin karşılığı parçalanma yolunun taşlarını döşemek olmamalıdır. Ayrışmak bazı muhterislere makam/ mansıp getirse de Türk’e de Kürt’e de hayır getirmez. Aradaki servis artıkları, siyasi muhterisler olmasa Türk’le Kürt’ü bölmeye kimsenin gücü yetmez. Rahmetli Yazıcıoğlu yıllar önce “bu ülke bölünmez ama bir gün milliyetçileri ikna edebilirlerse her şey olabilir” demişti. İşte bizi meyus eden de budur; milliyetçiyim diyenlerin bugünkü konum ve tutumları…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Av. Dr. İrfan Sönmez Arşivi

Denetimsiz güç ve yozlaşma

08 Mayıs 2025 Perşembe 22:11