Depremi yaşadık kaybettiğimiz canlarımız için tanrıdan rahmet, yaralılarımıza da şifalar diliyorum.

Bu vesile ile yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği olan deprem ülke gündemine oturdu.

Depremin Elazığ ve Malatya’daki etkileri zararlarını gidermeye çalışıyoruz.

Arama, kurtarma ekiplerinin göçük altından çıkardığı 45 can, olası bir büyük İstanbul depremi için toplumumuzda bir umut ışığı oldu.

Birlik içinde karşılamaya çalıştığımız ve yaraların çok taze olduğu birkaç günde gerek medyada gerekse sosyal medyada devleti yönetenlere karşı eleştirel bir bakış görüldü.

Konuşabilmek her zaman olması gerekendir fakat zamanlamaya da dikkat etmek gerekir.

Sayın cumhurbaşkanı Libya’daki darbeci Hafter’le ilgilenmeye başladığına göre depremde yapılan eleştirileri konuşmaya başlamalıyız demektir.

1999’da gölcük depreminden sonra, deprem zararlarını karşılamak üzere zamanın hükümeti “özel iletişim vergisi“ adıyla yeni bir vergi ihdas etmişti ve maliye bakanlığı eliyle 21 yıldır toplanan bu vergiden yaklaşık 65 milyar TL toplandığı hesaplanıyor.

Vatandaş haklı olarak kendisinden deprem zararlarını gidermek için ödediği vergilerin nereye harcadığını soruyor ve paranın gittiği yeri soran vatandaş, vatan hainliği ile suçlanıyor hesap vermemek hesap vermekten kaçmak hırsızlık anlamına gelir.

Hakkını arayan vatandaş tipi toplumsal geleceğimiz açısından umut vericidir.

İtirazcı kişilerin çoğunluk olduğu toplum mutlaka doğruyu bulur ve ilerler.

Soran sorgulayan insanlara yafta yapanları iyi incelemek lazım ya aptaldırlar ya da menfaatçidirler.

Aptallara bir sözümüz olamaz ama toplumdan haksız menfaatçilik halk düşmanlığı ile adlandırılır.

Son depremden hatırlarda kalacak olan diğer bir konu da bir dönem şube başkanlığı görevi de yaptığım Türk devletinin kurucu unsurlarından biri olan bir iyilik hareketi olan kimsesizlerin kimsesi olarak bildiğimiz “Kızılay “ın toplumun gözünden bir boş çuval gibi yere serilmesi oldu.

Kızılay, Tekin Küçükali’nin başkanlığından sonra çapsız menfaatçilere teslim edildi önce, son başbakanın kardeşi ayda 100 bin TL maaşla kayyum atanmıştı, boğazda kiralık köşkler abartılı israf harcamaları halkın yardımlarının çarçur edilmesi, sonuçta Kızılay’a seçilen (aslında atanan) kişilerin Deniz Feneri yolsuzluğunun failleri olduğunun ortaya saçılması.

Yazık Kızılay’a, yoğun emekler verip bir kurumsal hale getirenlerin akıttığı terlere.

Deprem acısını hep birlikte yaşadık devlet ricalinin 3 bakanla sahada olması tabiî ki devletin sahada olduğunu toplumumuza gösterdi, bakanların deprem sahasında seçim propagandası yapar gibi açıklamalar yapmaları (Çevre Bakanı yapılacak işleri 5 dakikada anlatırken, 3 kez cumhurbaşkanlığının liderliğine atıfta bulundu) diğer bakanların depremzedelerle selfie çektirip propaganda yapmayla meşgul olması.

En can alıcı ve üzüntü verici enstantane ise Elazığ valisinin içişleri bakanına mikrofonların önünde “Kamuoyunda algımız çok iyi efendim“demesi oldu

Depremde yaralanan bir hanımın bir saat yaralı haliyle bekletilip cumhurbaşkanı ile görüştürülmesi, Ak Partili olmayan belediyelerin kurtarma ekiplerinin jandarma marifeti ile sahadan uzaklaştırılması.

Diyanet işleri başkanını depremde kaybettiğimiz canlarımızı şehit ilan etmesi de tam bir eyyamcılık göstergesi olmuştur.

Hayatını kaybeden insanlarımız devletin tedbir almamasından dolayı hayatını kaybetmiştir zaten, Diyanetin fetvaları artık günlük siyasi çıkarlara göre düzenlenmekte olduğu bir vaka oldu ve bir itibar zedelenmesini yaşamaktadır.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığının, Elazığ’da her gün sıcak yemek veren bir geçici aş evi yapmasından dolayı kutluyorum.

Depremden hemen sonra uçaklarıyla biz çağırmadan yardıma koşan soydaşımız Azerbaycan devletine teşekkür ediyorum.

Elazığ ve Malatyalı vatandaşlarımızın zor gününde yanında olan birlik gösterebilen toplumumuzu kutluyorum.

Bu ülkede öyle büyük rant projelerini gündeme aldığınız zaman deprem paralarının hesabının verilmemesi hep önünüze gelecek.

Depremde canı yanan çocuğunu anasını babasını kardeşini kaybeden insanların karşısında yaptığınız Amerikanvari algı hesabını toplumumuz hiç unutmayacak.