Osman Öcalan’ın 3-5 oy uğruna devletin resmi televizyonuna çıkarılması yanlıştı. Ama daha yanlış olan Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın “kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum” şeklindeki sözleriydi.

Türkiye 35 yıldır ağır terör saldırısı altında bulunuyor. 35 yıldır terör münasebetiyle aynı kişileri konuşuyor. Bu ülkede dağdaki çoban bile Abdullah Öcalan, Osman Öcalan, Cemil Bayık, Murat Karayılan ve Duran Kalkan gibi isimleri ezbere biliyor. Cumhurbaşkanı, Osman Öcalan’ın kırmızı bültenle arandığını bilmeyebilir ama Osman Öcalan’ın eli kanlı bir katil olduğunu bilmemesi mümkün değil. Bilmiyorum demesi onun televizyona çıkarılmasından daha vahim bir durumdur. Onu televizyona çıkaranları savunması ise en vahimidir. Açıkca, Türkiye televizyonlarında örgütün propagandası yapılmış, bir suçlu ödüllendirilmiş yasalar çiğnenmiştir. Bunun iktidara er geç bir maliyeti olacaktır.

****

İstanbul seçimini kazanmak adına terör örgütü şefi Apo’nun mektubunun devletin resmi ajansında yayınlanması ise ayrı bir suç ve skandaldır.

Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Ana Bilim dalı başkanı Doç. Dr. Ali Kemal Özcan apar topar bebek katili ile görüştürülerek elinden tarafsız kalın şeklinde yazılı bir metin alınmış ve bu metin Anadolu ajansı tarafından yayınlanmıştır.

Dünyanın hiçbir ülkesi binlerce insanın ölümüne vesile olmuş, ülkeyi uçurumun kenarına getirmiş bir terör şefine bu imkanı vermez. Bu uygulama açık ve net olarak iktidar için iktidarda kalmanın vatan bütünlüğünden ve binlerce şehidin aziz hatırasından daha önemli olduğunu gösteriyor.

Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 9. Maddesine göre:” Hükümlü ve tutuklular eşi, anne ve babası, büyük anne ve büyük babası, çocuğu, torunu, kardeşi, gelini, damadı, kayın biraderi, baldızı yengesi, görümcesi, kayınvalidesi, kayınpederi, eşinin başkasından olma çocuğu ve bunların dışında tutuklandıktan sonra 60 gün içinde adını soyadını adresini bildirmek şartıyla cezaevi yönetiminin kabul etmesi halinde 3 kişi ile görüşebilir. “ Yönetmelik böyle olmasına rağmen 15 Temmuz darbesinden sonra bu yönetmelik çoğunlukla daraltılarak uygulanmıştır. Apo ile görüşen Ali Kemal Özcan ilgili yönetmeliğe göre Öcalan’la görüşme hakkı olanlardan biri değildir. Yönetmelik atlanarak tamamen seçim kazanma adına bu kişi Öcalan’la görüştürülmüştür. Her iki Öcalan ile yapılan uygulama hukuka aykırı olduğu gibi yıllardır vatan toprağını kanlarıyla sulayan şehitlerimizin aziz hatıralarına da saygısızlıktır.

****

Cumhur ittifakı seçimi kaybetti, ama kaybı seçimle sınırlı değil. İki Öcalan’ın yasalar çiğnenerek devletin resmi kurumlarına çıkarılması ile beka sorunu etrafında kurguladığı seçim ve siyaset stratejisinin de gerçek olmadığı ortaya çıkmıştır. Asıl kayıp, birkaç oy uğruna Öcalanlarla birlikte anılmanın göze alınmasıdır. Hele MHP liderinin,” Apo’yu dinleyin” anlamına gelen sözleri Türk Milliyetçiliğinin itibarına, mücadelesine, ülkü ve ilkelerine vurulmuş büyük bir darbedir, ve bu ayıp uzun yıllar Türk milliyetçiliğinin önüne kara bir leke olarak çıkarılacaktır.