Orta Doğu’yla ilgilenenlerin merakla bekledikleri Irak yerel seçimleri, 18 Aralık tarihinde nispeten sakin bir ortamda yapıldı. 19 Aralık akşamı sonuçlar açıklandı. Irak, 18 eyaletten oluşan federal bir ülke. Eyaletleri valiler ve il genel meclisleri yönetiyor. Irak’ta belediye başkanı ve belediye meclisleri yok. Vatandaşlar il genel meclislerini, il genel meclisleri valileri seçiyor. Valiler namütenahi yetkilere sahipler. Okurlara daha kolay anlatmak için örneklendireyim: Cumhurbaşkanımızdan daha yetkili Irak valileri. Irak seçimlerinde her zaman en çok İlgiyi Kerkük çeker. Bunun en önemli nedenleri Kerkük’ün muazzam petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olması ve seçimlerin üç etnik grubun yarışı şeklinde geçmesi. Irak bölünmüş bir ülke. 18 eyaletin 17’sinde hangi etnik ya da mezhep grubunun hakim olduğu belli. Yani Musul, Felluce ve Tikrit’i Sünnilerin, Kerbela, Necef ve Basra’yı Şiilerin, Dohok, Süleymaniye ve Erbil’i Kürtlerin kazanacağı seçim yapılmadan önce belliydi. 17 eyalette seçimler, o eyalette hakim olan grupların iç  mücadelesi şeklinde geçiyor. Oysa Kerkük’te Sünniler, Şiiler, Kürtler ve Türkmenler yani tüm gruplar iddialı. Hiçbirinin tek başına kazanma şansı yok. Hepsinin birinci olma ihtimali var. Kerkük’ü önemli kılan hususlardan biride ‘’statüsünün belli olmaması’’. Irak’ın 14 eyaleti direk Bağdat’a yani merkezi yönetime, 3 eyaleti Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine bağlı. Kerkük’ün nereye bağlı olduğu ise Irak Anayasa’sının 140. maddesine göre referandum yapılarak netleştirilecek. Kerkük, merkezi yönetime yahut bölgesel yönetime bağlanabilir ya da özerk bölge olabilir. Referandum uzun yıllardır yapılmadı, bırakın referandum yapılmasını, konu gündeme dahi alınmadı. Fiiliyatta Kerkük 2013 senesine kadar Irak ordusunun kontrolündeydi. DEAŞ, Musul’u alınca, Kerkük’teki birlikler silah atmadan çekildi. Fırsatı değerlendiren peşmerge güçleri Kerkük’ü işgal etti. 2017 senesinde bağımsızlık referandumundan sonra bu sefer peşmergeler şehri boşalttı. Ordu birlikleri yeniden Kerkük’e girdi. Bugün itibariyle Kerkük’te ordunun yanında, çeşitli gruplara bağlı onlarca silahlı milis kuvvet var.

Kerkük’te seçimlere 11 liste katıldı. Listelerden beş tanesi Kürt, üç tanesi Sünni ve iki tanesi Şii listesi. Son yerel seçimlere ayrı giren dokuz Türkmen partisi, bu seçimlere Irak Türkmen Cephesi  öncülüğünde tek liste olarak katıldılar. Listelerde çok sayıda parti ya da grup bulunuyor. Liste, listeyi teşkil eden örgüte nispetle Şii, Sünni yahut Kürt olarak tasnif ediliyor. Örneğin Barzanilerin KDP’ sinin teşkil ettiği listede, Kürdistan İslami Hareketi, Irak İslam Partisi ve Türkmen Halk Partisi’ de vardı. Seçimlerde 16 il genel meclisi üyesi seçildi. Üyelerin beş tanesini 140 bin oy alan Talabani’nin KYB’ si, iki tanesini 47 bin oy alan Barzani’nin KDP’ si kazandı. Yani yedi üye Kürtlerin oldu. Kerkük valisi Cuburi’nin Arap Koalisyonu  98 bin oyla üç, Liderlik İttifakı 59 bin oyla iki ve Kerkük Arapçılığı 46 bin oyla bir sandalye kazandı. Yani altı üyelik Arapların. 73 bine yakın oy alan Türkmen ittifakı iki ve sadece 55 oy alan Hıristiyan Partisi, tahsis edilen kota nedeniyle bir üyelik kazandı.  Ülke genelinde %41 olan seçimler katılım oranı Kerkük’te %66’yı geçti. Sonuçlara bakıldığında sistemin ne kadar çarpık olduğu anlaşılır. 47 bin oy alan KDP ile 72 bin oy alan ITC aynı sayıda sandalye elde etti. Ya da 47 bin oy alan liste iki, 46 bin oy alan liste bir üyelik elde etti. Kota sistemi çok yaygın olmasa da, azınlıkların temsilinin sağlanması   açısından bazı ülkelerde uygulanıyor. Fakat hiçbir demokrasi de on altı sandalyeli bir mecliste, bir milyon seçmeni olan bir vilayette 55 oya bir üyelik verilmez. 73 bin oy alan bir parti iki sandalye alırken, 55 oyla bir sandalye almak nasıl hakkaniyetli olabilir?

Sonuçları hedeflerle karşılaştırdığımızda, Hıristiyanlar dışında tüm partilerin kaybettiğini söyleyebiliriz. KYB 7, KDP 4 ve Türkmen Cephesi 4 üyelik hedefliyordu. Araplar ise, vali seçmek için gerekli olan mutlak çoğunluğu, yani 9 sandalyeyi kazanmanın peşindeydiler. Altı üyelikle yetindiler. Arap partileri arasında centilmenlik anlaşması vardı. Eğer dokuz üyelik kazanabilselerdi en çok oyu alan partinin adayı vali olacaktı. Aslında seçimlerden önce KYB’ de, önceki seçimlerde olduğu gibi seçimlere KDP ile ortak listeyle girebilmek için çok çaba gösterdi. KDP, valinin alınan oy miktarlarına bağlı olmadan kendi partisinden olmasını şart koşunca sonuç alınamadı. KDP, 2018 senesinden beri Türkiye ile ortak politikalar takip ediyor. KYB ise hem İran’la hem de PKK ile son derece yakın ilişkiler içerisinde. Bafel ve Kubat Talabani kardeşler son iki yılda defalarca PYD-YPG’ yi ziyaret ettiler. Türkiye ve Suriye’nin ambargo uyguladığı YPG’ ye serbest geçiş sağladılar. Türkiye’nin, Kerkük’ü KYB’ li bir valinin yönetmesini kabul etmesi mümkün değil. KDP’ nin ‘’Vali bizden olacak şartında diretmesinin en önemli nedeni,  Türkiye’nin YKB’ ye olan angajmanı.’’ Neticeyi bir önceki seçimlerle karşılaştırdığımızda, Türkmenlerin ve Kürtlerin mevzi kaybettiklerini, Arapların başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Kerkük’te önceki seçimler 2005 yılında yani tam 18 yıl önce yapıldı. O dönemde 41 üyelik vardı. Bunun 26 tanesini ortak liste çıkaran Kürtler, 9 tanesini farklı listelerden Türkler ve 6 tanesini Araplar çıkarmıştı. Vali doğal olarak Kürtlerden olmuştu.

Seçimden sonra YKB, PKK ve bir kısım ITC mensubu zafer ilan etti. YKB, ‘’Birinci olduk. Kürtler, Hıristiyan üyeyle birlikte, sekiz üye çıkardı, vali bizden olacak.’’ temasını işliyor. Amacı taraftarlarını motive etmek ve KDP üzerinde baskı oluşturmak. Barzanileri  KYB’ ye destek vermeye zorlamak. Bunu beceremezse, Kerkük valiliğinin Araplardan olmasının sorumluluğunu KDP’ ye yüklemek. PKK, zafer ilan etti çünkü müttefikleri birinci oldu, Türkler hedeflerinin gerisinde kaldı. Onlarda KDP üzerinde baskı kurmayı hedefliyor. KDP, Kuzey Irak’ta iktidar partisi. Kuzey Irak ekonomik olarak Türkiye’ye tam entegre olmuş durumda yani KDP, Türkiye ile hareket etmek zorunda. ITC mensuplarının, ‘’Araplar ve Türkler 297 bin, Kürtler 210 bin oy aldı.’’ diyerek zafer ilan etmesi  saçmalık. Netice de Kürtler tek parça değil. Araplar ve Türkler ise asla tek parça değil. Araplar kendi aralarında bile birliktelik sağlamaktan uzaklar. Irak’ta, Şiiler Sünni camilerine, Sünniler Şii camilerine bombalı intihar saldırıları düzenliyor. ITC, seçimlerin demokratik olmasını sağlamak için çok gayret gösterdi ama başarılı olamadı. Seçmen listelerinin güncellenmesini talep ettiler. ‘’Gerekirse seçimler ertelensin ama yeni kütüklerle yapılsın.’’ dediler. Çünkü Kürtler 2017 öncesinde, Araplar 2017 senesinden bugüne Kerkük’e seçmen kaydırdı. Türkmen cephesinin tespitlerine göre, Kerkük’te yaşamayan ama oy kullanma hakkına sahip 200 bin civarında vatandaş var. Seçimlerde 15 bin dolayında Türkmen oy kullanamadı. Eğer listeler güncellenmiş olsaydı, bu aksaklıkta olmayacaktı.

Kürtlerin yahut Arapların kendi aralarında anlaşarak vali seçmeleri mümkün değil. Vali etnik ve mezhep grupları arasında pazarlıkla belirlenecek. ITC, bu süreçte, KDP ile mutabakat sağlayarak hareket ederse belirleyici olur. Netice de KDP için Türkiye ile ilişkiler, Kerkük’le karşılaştırılmayacak kadar önemli. KDP, her ay iki milyar dolarlık petrolünü Türkiye üzerinden satıyor. Irak Anayasa mahkemesinin aldığı karar nedeniyle, bu satışlar aksayınca, Bölgesel Yönetim kısa sürede iflas noktasına geldi. Barzani ailesi seçim kampanyası boyunca bir kez dahi Kerkük’e gelmedi. Talabani kardeşlerse neredeyse Kerkük’ten çıkmadı. Yani KDP, Türkiye’yle ilişkileri sayesinde ITC çizgisinde hareket etmek zorunda. ITC, valinin seçilmesi sürecinde, Kerkük’ün kalkınmasını sağlayacak, Kerkük’teki Türk varlığını garantiye alacak formülleri kırmızı çizgi olarak sunmalı. Seçmen kütüklerinin yenilenmesi ve vatandaşlığını kaybeden Türkmenlere bu hakkın tanınması, taviz verilmeyecek talepler olmalı. Kerkük’ü direk Türkiye’ye ulaştıracak sınır kapısı açılmalı. Bu sağlanırsa Kerkük aynı Erbil gibi kısa sürede zenginleşir. Valinin Türkmen olması sağlanamıyorsa, vali yardımcısı, emniyet müdürü Türk olmalı. Kerkük Türklerinin, Türkiye’nin ve KDP’ nin en büyük riski, KYB ile yakın ilişkileri olan İran’ın KYB ile Şii partilerini anlaştırarak, valiyi belirlemesi. Bu ihtimal dikkate alınarak hareket edilmeze; Türkiye’de, Türkmenlerde, KDP’ de büyük bedel öder. Türkmenler mevcut durumlarını bile koruyamayabilirler.  Kuzey Irak’ta inisiyatif, KDP’ den KYB’ ye geçebilir. Bu olursa Türkiye’nin müttefikinin yerine düşmanı geçmiş olur. Zengin petrol ve gaz rezervlerini, PKK dostu KYB kullanır.

Kerkük Türkleri yüz yıldır azap çekiyor. Dünyanın en zengin kaynaklarının fakir bekçisiler. Irak’ta rejim değişti, iktidarlar değişti, liderler değişti, işgaller geldi geçti ama Kerkük Türkünün kaderi değişmedi. Kerkük deyince ağlamayan göz kurumuştur, hislenmeyen kalp taşlaşmıştır. Zira Kerkük Türkiye’dir. Kerkük Türk bayrağıdır. Türk toprağıdır.