
17 ARALIK RUHU
17 ARALIK RUHU
17 Aralıktan sonra çıkarılan bütün yasalar, Başbakana dönük iddiaların üstünü örtmek için çıkarıldı. Milletvekilleri bir nevi suça ortak edilerek sağa sola kaymaları engellendi. Bu süreç hala devam ediyor.
Miting meydanlarında artık Ak partinin icraatları değil,rüşvet ve yolsuzluğu suç üstü yapanlar konuşuluyor. Hiçbir günah olduğu yerde kalmıyor; günün birinde ortaya çıkıp sizi yönetmeye başlıyor. Şu anda olup biten de budur. İktidarı Türkiye’nin ihtiyaçları, öncelikleri yönetmiyor, üzerinde bir karasaban gibi dolaşan 17 Aralık ruhu yönetiyor.
Herkes biliyor ki, esas mesele cemaatin suçluluğu veya masumiyeti değil. Cemaatin suçlu veya masum olması 17 Aralık’ta ortaya çıkan görüntüleri örtmeye yetmez? Hele ondan sonrakileri hiç yetmez. Başbakan’la Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmaların hiçbir mantıkla izahı yoktur. Ortada tevil edilmesi, farklı bağlamlara çekilmesi mümkün olmayan konuşmalar var. Nitekim Başbakan da o kadar uğraşmasına rağmen mantıklı bir izah getiremiyor. İnsan tabiatının bir gereğidir, bir yanlışı bertaraf edemiyor, üzerinize yapışıp kalmasını engelleyemiyorsanız, onu savunmaya başlarsınız. Zarrab’ın parası Kamu’nun malı değildi, cami, Kuran kursu yapıyorduk gibi ifadeler bu sakim mantığın bir ifadesidir.Bir şeye yanlış demek size zarar verecekse, onun doğru bir şey olduğunu söyleyerek toplumu ikna etmeye çalışacaksınız.
Yapılan yasal düzenlemeler ve Başbakanın pervasız tavrına bakıldığında bütün hesapların- ölene kadar iktidar- sloganıyla yapıldığını gösteriyor. Diktatörlerin zorla yaptığını Türkiye yasaları değiştirmek suretiyle yapıyor.Ölene kadar iktidara yasal kılıf hazırlanıyor.
Suça bulaşmış siyasetçiler için görevi bırakmak bir nevi ölüm demektir. Çünkü dokunulmazlık zırhı kalktığında, hayatlarının geri kalan kısmını ya mahpuslarda yahut sürgünlerde geçirmek zorunda kalırlar. Bu kadar ses ve görüntüden sonra rüşvet iddialarının muhatabı olanlar, rahat bir emeklilik hayatının kendilerini beklemediğini biliyorlar.Bütün çırpınışlar, kıvranışlar o kaçınılmaz akibeti biraz daha ertelemek için. Çıkmayan candan ümit kesilmez sözü biraz da bu durumlar için söylenmiştir.
Aslında daha makul, daha kabul edilebilir bir yol izlenebilirdi. Mesela 17 Aralık zanlıları bu kadar çabuk tahliye edilmez, maşeri vicdanın kabullenebileceği makul bir süre beklenebilirdi. Süleyman Aslan görevine iade edilmek yerine mahkeme tarafından aklanıncaya kadar kızakta tutulabilirdi. Bu ölçüde bir tasfiyeden kaçınılarak toplum nezdinde kendi yargısını yarattılar imajı verilmeyebilirdi. Bunların hiç biri yapılmadı. Toplum ne diyor, ne düşünüyor kaygısı hiç taşınmadı.Küstahlık derecesine varan teşebbüslerde bulunuldu. Medya ve eldeki yönlendirme mekanizmaları sayesinde toplumu bir süre uyutabilirsiniz.Bu asla ebediyen devam etmez. Bu ülkede bile, bile rüşvete, hırsızlığa, ahlaksızlığa destek olmayacak milyonlarca insan var. AK parti tabanının da aynı hassasiyetleri taşıdığını biliyorum. Dananın kuyruğu bir yerde kopacaktır. Önemli olan bu süreçte ülkenin daha fazla yara almaması, Türkiye’nin türbülansa girmemesidir. Bunun sorumluluğu da AK partili vekillere düşmektedir.Ne pahasına olursa olsun tasfiye mekanizmalarını harekete geçirilmeli, bu kamburdan kurtulunmalıdır. Türkiye’nin bu geçiş sürecini kazasız, belasız atlatması buna bağlıdır. Aksi takdirde, geçen her dakika bu suçlamaların AK partiyi kurtarma ihtimali olanlara da bulaşmasına yol açacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.