
Aklımızın Sınırları Zorlanırken
Hiçbir ülke bu kadar ciddi sınır sorunu yaşarken rahat uyuyamaz.
Hatta bırakın sınır sorunu nu, sınırı aşıp her ilin bir parçasına dönüşen Suriyeli mülteciler meselesi, ışid ve kürt! çatışması ile tam bir kaosa sürüklenmektedir.
Hiçbir devlet kendi vatandaşının güvenliğini bir kenarı bırakıp, “insani ve vicdani” olma adına bu meseleyi gurur meselesi yapamaz!
“kabul etmeyelim de ölsünler mi?” düşüncesinin karşılığı yoktur…
“Hiç kimse ölmesin” diye devlet, güvenlik politikası yapamaz.
Her ölümü engelleyeceğiniz anlayışı ile devlet davranışı sergilenemez.
Ölümleri engellediğiniz içinde, yönettiğiniz devleti büyütecek anlayışı; ne tarih şuurumuzla, ne İslam şuurumuzla açıklayamayız. Açıklanamaz…
Bu gün sorumluluk alan yöneticilerimizin önceliği bu ülkede yaşayanlardır.
Herhangi bir ülkede yaşamanın hukuki karşılıkları; vatandaşlık, oturma çalışma izni almış olarak bulunma, turistik vize ile bulunma, mülteci olmadır.
Bu haklara sahip olanların ikamet ve kimlik bilgileri var olmak zorundadır.
Bu gün ülkemizde yaşadığı söylenen resmi rakamlar ile yaklaşık 1.500.000 kişinin böylesine bir kayıt altında olmadığı anlaşılmaktadır.
Sığınmacı denilen kişiler vatandaşlar ile iç içe yaşamakta ve ciddi güvenlik sorunları oluşmaktadır.
Bu sığınmacıların, gelişigüzel ülkemizde bizden rahat gezmesi sonucuna paralel; sentetik uyuşturucu dağıtımı ve kullanımı artmaktadır.
Ayrıca yağma, hırsızlık, tehdit gibi suçlara meyledecek davranışlar her geçen gün artmaktadır.
Zaman zaman bazı yerleşim yerlerinde bu konudan zarar görenler ve sığınmacılar! İle çatışmalar sıklaştığı artık medyanın da gündemindedir.
Her ne kadar düşük ücretle bulunabildiği iddia edilse de, “bonzai” denilen madde bu kişilere sızmış Suriyeli ajanlar vasıtası ile dağıtılmaktadır. (28-ağustos-2013 tarihinde Akşam gazetesinde Emin Pazarcı 22-kasım-2013 Mehmet Çetingüleç Takvim gazetesinden, bu konuya bana refarans alarak değinmiş ve tehlikenin büyüklüğünü ifade etmişler idi)
Bu gelen kişilerden Işid militanı sayısı bilinmemekte, canlı bomba olarak değerlendirilebilecek (onlarca) kişilerin varlığından endişe edilmektedir.
Bölgedeki sorunlara bakar iken, 49 rehinelik bir kiriz ile adeta esir alınmış bir politikanın bize öğreteceği çok şey var demektir!
Eğer buradan devlet ve millet olarak ders çıkartamaz isek, sınırı belli olmayan bir devletimiz, sınırı belli olmayan çözümsüz sorunlarımız var demektir.
Bu gün devleti yönetenlere “vahiy” gelmiyorsa! Yapılan yanlışları süratle gözden geçirip; önceliği vatandaşlarımızın güvenliğine ayırdıktan sonra, yardım çabalarına girişmeleri; aklın ve vicdanın gereği olmalıdır.
Yoksa bu topraklarda tecrübe ile sabittir ki; analar ağlamasından, benim anam ağlamasına geçmek çok kolay olacaktır.
Aklımızın sınırları zorlanır iken, gönlümüz de daralıyor...
Her zaman Allah’a emanet olun.
Not: bu bağlamda; Yeşilay ne yapıyor? neleri engelliyor? Neden engelliyor? Bunlara cevap olacak yazı ve belgeleri habererkte yayınlamaya başlıyorum..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.