
AKP AHLAK DAVASINI KAYBETMİŞTİR.
Dindarlık bir söylem biçimi değil,bir ahlak biçimidir.Lafla,sözle dindar olunmaz.Din, insanda tabiat halini aldıkça ahlak halini alır,artık söze hacet kalmaz.Dindarlık sözde değil, davranışlarda gözlenen bir durumdur. Dindar siyaset, ahlaklı siyasettir.Çalmamak,aldatmamak,yalan söylememek,kul hakkına riayet ,her türlü fuhşiyattan kaçınmak,istişare etmek,nefret ettirmemek,bölmemek,kamu malına el atmamak dindar siyasetin başlıca özellikleri olarak sayılabilir.Hiç bir siyaset bu değerleri esnetmenin,aşındırmanın gerekçesi olamaz. Bu ölçüler ışığında bakıldığında günümüz siyasetinde dindarlığın izlerini bulabilmek zordur.Çok büyük iddialarla sahne alan bir çok siyasetçi zamanla gücün büyüsüne kapılarak ötekilerle benzeşmekten kurtulamamışlardır. Güç, bir değirmen gibi onları öğütmüş, un-ufak etmiştir. Bu dejenerasyonu sadece siyasetçilerin güç karşısında zayıflığına bağlamak elbette tek başına içinde bulunduğumuz kokuşmuşluğu izaha yetmez.Siyasetçi her türlü yaptırım gücünü halktan alır. Onu denetleyen esas mekanizma halktır.Ölçülerinde sabit kadem olan bir halk kendini yönetenlerin çerçeve dışına çıkmasına müsaade etmez.Bir başka ifadeyle halk nasılsa siyasetçisi de öyledir.Hırsızlığı hoş görmeyen bir halkın siyasetçisi çalamaz,yalanı tolere etmeyen bir halkın siyasetçisi halkını aldatamaz.Siyasetçinin kalitesini belirleyen onu seçenlerin kalitesidir. Demokrasilerde seçenlerle seçilenlerin kalitesi bir birine çok yakındır. Tefessüh etmiş bir toplumdan Fatih’ler Yavuzlar beklemek abesle iştigaldir.
Türkiye’nin son on yılı değerlendirilirken bu gerçek göz ardı edilmemelidir.Maddi kazanımları siyaset etmenin biricik gayesi haline getirirseniz başarının ölçüsü farklı,ahlaki kazanımları esas alırsanız başarının ölçüsü farklı olur.Bir dindar siyasetçiye yol, köprü,hava alanı yapmak yeter mi? Bu gibi hizmetleri başkaları da yapıyor.Onun için maddi terakki hiçbir zaman başarının yegane ölçüsü olamaz.Bir insanın cebini doldurup, kalbini boşaltmak bir kazançsa bu da bir kazançtır.Değilse başarıyı başka kriterlerde aramak lazım. Bu günkü iktidar 2011’e kadar maddi anlamda hatırı sayılır şeyler yaptı,yollar,hastaneler,hava limanları v.s. Ama ya toplumu içten içe kemiren,çürüten bir dindarın birinci gündem maddesi olması gereken ahlaki konularda? Yolsuzluğun, rüşvetin, fuhşun,uyuşturucunun bu dönem daha azaldığını kim söyleyebilir? 2005 yılında çıkarılan ceza kanunu ile toplumsal ahlakın asgari ölçüleri bile dikkate alınmamıştır.Bunların başında mesela bugün çok eleştirilen zina ve uyuşturucu ile ilgili şikayetler geliyor. Daha kötüsü dindar olduğu düşünülen yönetimlerin yaptığı her şeyin toplumda dini anlamda meşruiyet kazanması tehlikesidir. Akgündüz’ün,” yüzde yirmi çalıyorlar ne var bunda,” anlamına gelen beyanı buna örnek gösterilebilir. AKP art arda bir çok seçim kazandı,ama ahlak davasını kaybetti.Hele 17 Aralık’tan sonra üstü bir türlü örtülemeyen yolsuzluk ve rüşvet iddialarından sonra,kimse artık dindar bir siyasetten söz edemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.