Baskı çaresiz ve korkakların işidir

Ben psikolog da sosyolog da değilim. İnsan uzmanı hiç değilim. Niyet okumayı bilmem.

Otuz yıla yakın ilkokul öğretmenliği yaptım.

Bir siyasi parti de il yönetiminde bulundum.

Büyük bir ilçemizin Kent Konseyi üyeliği yaptım.

Emekli olduktan sonra, ticaretle uğraştım. Mahalli bir TV’de program yaptım. Mahalli bir gazetede 13 yıl aralıksız köşe yazarlığı yaptım. Şu an beş sitede yazıyorum. Akdeniz kıyılarında 200’ün üstünde kooperatif kanalıyla villa yaptım. Buralarda her meslekten yüzlerce işçi çalıştırdım.

Bu sosyal hayatıma güvenerek şu kanıya vardım.

Baskı yapanın, sesi çok çıkanın aslında güçlü değil, bilakis güçsüz, bilgisiz ve yeteneksiz olduğunu tespit ettim. Bu tip insanları anlamak için, büyük bir emek ve kavrayış da gerekmiyor.

Zorbalık, kişinin eksikliğini saklamak için giyindiği ucuz bir maskedir. Zulüm ise bu yolla karşısındakini sindirmeye yönelik psikolojik bir sorundur.

Olgun, kültürlü, yetenekli, dürüst, vicdanlı, şeffaf, hilesiz, hurdasız kendine güvenen, özgüveni zirve yapmış; gerçekten donanımlı birileri baskıya, zulme gereksinim duymaz, ihtiyacı da yoktur.

Çünkü onun varlığı, bilgisi, duruşu, delikanlılığıdır. Nasıl bir rüzgâr eserse essin dik durur, eğilmez, yamulmaz zorbalığa gereksinim duymaz.

Tavırları zaten gereğince etkilidir.

Kalbi ve niyeti iyidir, bilgeliği ve nezaketi, ağzından çıkan cümleleri ile etrafını ve hayatı iyileştirir. Pozitif bir çevre, şüphesiz bir güven verir ortama.

Bağıran, karşısındakini küçümseyen, polemik ve laf salatası ile karşısındakini susturmaya çalışan, tehdit eden, elindeki erki sopa gibi kullanan kişiler; içindeki cehaletin, yoksunluğun, boşluğun, hiçliğin dışa vurumudur.

Bu tipler, kendi sözlerinin gücüne, duygu ve fikirlerinin etkisine inanmadıkları için zor kullanırlar, zulüm ederler.

Onlar bilirler ki, kendi fikir ve sözleri haklı ve gerçek olsaydı, sadece düşünceleriyle, güzel ve adil eylemleriyle var olabilirlerdi, karşısındakileri böyle ikna edebilirlerdi.

Halide Edip Adıvar’ın demirci Efe’ye, “Neden halka zulm ediyorsun?” sorusuna, Demirci’nin: “Halide Hanım toplum iki şeyle kontrol edilir; bilim ve zulüm, bende de bilim yok” yanıtı oldukça düşündürücüdür.

Baskı, şiddet ve zulüm, çiğ zihinlerin, korkak ruhların eseridir.

Haklı olan susturmaz, anlatır, dinler. Zira güçlü olan ezmez, inşa eder.

Donanımlı ve kaliteli insanlar, zorbalığa, sokak ağzına, karalamaya tenezzül etmez. Bu da delikanlılığın ve donanımlı olmanın bir tarihsel kuralıdır.

O söz ne güzel der: “ Zulm ile abad olanın, ahiri berbat olur.”

Eğitimci-Yazar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazım Peker Arşivi

Ümit Özdağ’ın tahliyesi üzerine

22 Haziran 2025 Pazar 17:46

Amaç çok dilli bir anayasa mı?

15 Haziran 2025 Pazar 13:07

Mülakat ya da sözlü sınav

12 Haziran 2025 Perşembe 17:48

Kim daha rahat uyuyor

10 Haziran 2025 Salı 00:58

Terörsüz Türkiye söylemi

09 Haziran 2025 Pazartesi 01:08

Sırat köprüsü nedir, var mıdır?

04 Haziran 2025 Çarşamba 13:18

Gıdım gıdım Kur’ansızlığa

31 Mayıs 2025 Cumartesi 08:12

BOP planı tıkır tıkır işliyor

29 Mayıs 2025 Perşembe 11:34