BİR AYRIŞTIRMA SEREMONİSİ OLARAK,NEVRUZ

 Her 21 Mart’ta Türkiye bir Nevruz krizine giriyor. Binlerce polis,asker olay çıkmasın diye seferber ediliyor. Ama alınan onca tedbire rağmen her Nevruz aynı görüntüler sahneleniyor; taşlamalar,kundaklamalar,bölücü sloganlar,ayrıştırma gayretleri bir türlü önlenemiyor. Bunun sebebi açık,uluslaşma süreçleri dünyanın her yerinde benzer sembolleri kullanarak ilerler. Bir grup aydın önce belli sembolleri etnikleştirir, ardından da o semboller üzerinde toplum maniple edilir. Nevruzla yapılan da budur. Sağda, solda, meydanlarda toplananların çok da baharla ilgili olduklarını sanmıyorum. Nevruz’un Kürtlüğün sembollerinden biri haline getirilmesidir asıl kutlanan.Türk dünyasında kadimden beri bir Nevruz geleneğinin bulunması çok önemli değil. Zira önemli olan oluşturulan algı ve kitlelerin idrak biçimleridir.

Burada asıl anlatmak istediğim Nevruz’un etnikleştirilmesine iktidarın yaptığı katkıdır. 3 yıldır her Nevruz’da terör örgütü lideri Apo’nun mesajı okunuyor. Kitlelere bizzat iktidarın eliyle Apo’nun bölgenin lideri olduğu mesajı veriliyor. Adım adım Apo teröristlikten,bebek katilliğinden Kürtlerin meşru lideri konumuna yükseltiliyor. Böyle bir uygulamanın devletin aczini itirafının ötesinde manaları var. Kitleler Öcalan üzerinden teskin edilmeye çalışıldıkça doğu’da başka batıda başka otoritelerin bulunduğu kabul edilmiş oluyor. Apo’yu her Nevruz kitlelerin karşısına çıkaranlar, bugün açıkça itiraf etmeseler de bilinçli bir şekilde ülkeyi iki ayrı idari ve siyasi birime ayırmış oluyorlar.Apo üzerinden sizin meşru iktidarınızı biz değil, Apo temsil ediyor deniliyor. Bu uygulamanın ülkeyi nereye götürdüğünü anlamak için kahin olmaya gerek yok.Böyle bir uygulama ülkeyi asla birliğe,barışa,kucaklaşmaya götürmez. Bir taraftan farklılaşmaya katkıda bulunup bir taraftan da toplum farklılaştıkça barış ve kucaklaşmanın geleceğini düşünmek tam bir aymazlıktır.Farklılıklar belirginleştikçe ortak yaşama imkanları da azalmaya başlar. Dün Ahmet Selim veciz bir şekilde yazmıştı, ortak paydalar aranacağına,toplumun ruhuna,özüne nazar edileceğine, farklılıklar üzerinden bir barış inşa edilemez. Nitekim edilemiyor da. Zaman geçtikçe PKK kontrolüne aldığı topluluğu daha çok farklılaştırarak ortak yaşama imkanlarını iyice ortadan kaldırıyor.

Başka ülkeler de terör belası ile boğuşmak zorunda kaldılar. Etnik terör sadece Türkiye’nin sorunu değil. İspanya,İngiltere,Peru,Srilanka gibi ülkeler uzun yıllar terör gailesi ile boğuştular. Bunların bazıları(Peru gibi) örgüt liderini ele geçirerek müebbet hapis cezasına çarptırdı. İspanya ve İngiltere gibi ülkeler devleti uzak tutarak örgütlerle dolaylı görüşmeler de yaptılar. Mesela, İspanya ETA terör örgütü ile Cezayir’de,Amerika’da görüşmeler yaptı. Ama hiçbir zaman bir örgüt liderinin hedef kitlesine hitap etmesine izin vermedi, böyle bir acizliği böyle bir aymazlığı kabul etmedi.Görüşmeleri devlet komiseri düzeyinde orta derece bir memuru vasıtasıyla yürüttü. Bugün Türkiye’de yapılan daha çok Güney Afrika modeline benziyor. Siyahların terörünü, taşkınlıklarını önlemek için beyaz yönetim önce Mandela’dan yardım istedi. Ardından olayların durulacağı düşüncesi ile Mandela’yı ev hapsine aldı. Olaylar durmadı,Mandela’nın ev hapsine alınması siyahları iyice umutlandırdı,daha çok olayla daha çok taviz alacaklarını düşündüler. Mandela’ya özgürlük adı altında olaylar tırmandırılınca iktidar Mandela’yı bırakarak bu gösterilerin biteceğini düşündü. Mandela serbest bırakıldı,hür seçim sözü verildi, Mandela istediğini almıştı, çünkü çoğunluk siyahlardaydı ve ilk seçimde her şeyin değişeceğini biliyordu. Beyazlara sadece haklarını koruyacağı sözünü verdi ve ilk seçimde Mandela’nın partisi Afrika Ulusal Kongresi(ANC) iktidarı devraldı. Sürecin ruhunu kavramak isteyenler inretnette Mandela filmini izleyebilirler. Apo Mandela’nın,ülke Güneyafrika’nın yolunda hızla ilerliyor. Şu farkla ki Güneyafrika’da siyahlar çoğunlukta olduklarından ayrılıkçı değil, birlikçiydiler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi