
BU BİR BOZGUNDUR
Türkiye IŞİD’le karşı karşıya gelmeyi göze alamayınca, toprağını bırakarak ricat etmeyi tercih etti.Dün benzersiz bir zafer olarak sunulan Süleyman Şah operasyonunun özeti budur.
Fransa ile yapılan anlaşma gereği Türkiye’ye bırakılan toprak parçası savaşsız, mücadelesiz bir şekilde teslim edilmiştir. Terör örgütleri karşısında bu ikinci diz çöküştür. Önce devlet PKK’nın önünde diz çöktürülmüş, sonra da IŞİD’in önünde yerlere yatırılmıştır.
Risk almak, sizin vatanı koruma, ona sahip olma kararlılığınızı ifade eder. Risk alamıyorsanız hiçbir varlığınızı koruyamazsınız.Bir defa geri gitmeye başladınız mı herkesin iştahını kabartmaya başlar, kurtlar sofrasında av olmaktan kurtulamazsınız. Ülkelerin kararlılığı,caydırıcılığı,ciddiyeti bu gibi olaylarla ölçülür. Çiller döneminde bir avuç kayalık(Kardak) için gösterilen tepki başka teşebbüslerin de önünü tıkayan bir turnusol işlevi görmüştü. Türkiye 3-5 taş parçasından bile fedakarlık yapmayacağını, savaş dahil her şeyi göze alabileceğini göstermişti. Bir taş için yapacağınız fedakarlık bir ülkeyi koruma azminizin büyüklüğünü gösterir.
Şimdi bağrında Osmanlı’nın atasını barındıran topraklardan vaz geçildi. Dünyaya, toprağına sahip çıkamayan, risk alamayan ülke imajı verildi. Hem Osmanlıcılık yapıp hem de Osmanlının atasına ev sahipliği yapan topraklardan vaz geçmenin dayanılmaz çelişkisinden bahsetmeyeceğim. İktidarı bu acizlik ilanına iki şeyin ittiğini düşünüyorum.
Birincisi,seçim sathı mailine girmiş olmamızdır.Seçimden önce IŞİD’in buraya baskın yapma ihtimalinin seçimlere muhtemel etkisi düşünülerek, oy kaybetmektense toprak kaybedelim mantığı ile hareket edilmiştir. AKP uzun zamandır siyasetini ülke ve millet menfaatinden ziyade parti menfaatlerine özgüllemiştir.
İkincisi,IŞİD’le geçmişte girilen kirli ilişkilerin IŞİD’le karşı karşıya gelmeyi zorlaştırmasıdır. IŞİD cüret ve cesaretini geçmiş ilişkilerinden almakta, iktidarın deşifre edilme korkusunu ustaca kullanmaktadır. Düne kadar beslenen bir örgütle çatışmaya girmenin getireceği itirafların uluslararası yankılarından korkulmaktadır. Kısacası dış politikada yapılan yanlışlar, bugün Türkiye’nin toprak kaybetmek dahil elini kolunu bağlar hale getirmiştir.İktidar kendini kurtarmak için vatan toprağından rahatlıkla vaz geçebilmiştir.
İşin bir diğer utanç verici boyutu ise YPG/YPJ ile girilen ahbap çavuş ilişkisidir. Hem Newyork Times, hem Wall Street Journal Türkiye’nin operasyondan önce PKK nın Suriye’deki bu kollarından yardım istediğini,Aynel Arap kantonunun sorumlusu Enver Salih’in iki gün önce Türkiye’ye davet edildiğini yazmışlardır. YPG’li kaynaklar da bunu doğrulamıştır. Bir ülkenin ordusunun,siyasetinin bu kadar ayağa düşürülmesi ne kadar doğrudur? Cumhuriyet döneminin ilk toprak kaybı dün verilmiştir. Pahası ne olursa olsun Türkiye orada kalmalıydı.Bir örgütün önünde bir milletin hatıralarını bırakarak kaçmak üstelik zafer olarak takdim edilmiştir. En kötüsü olup bitenleri alık nazarlarla seyreden Cumhurun içine düşürüldüğümüz durumun ciddiyetini daha hala idrak edememesidir. Uyanmak için daha nereleri kaybetmemiz gerekir bilemiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.