"BU ÜLKEDE KÜRT SORUNU YOKTUR."

 Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Bence de yoktur ama yoktur diyebilmek için onun gereklerine göre davranmak lazımdı. Son 13 yılın siyasetlerine bakıldığında tam aksi yönde hareket edildiği görülür. Terör sorunu planlı bir şekilde etnikleştirilmiş, Kürt meselesi haline getirilmiştir.Bunun mimarı da bugün yoktur diyen sayın Cumhurbaşkanıdır.

Daha düne kadar il il gezip inkar politikalarını bitirdik diyen kimdi? Teröristlerle masaya oturulduğunda buna itiraz edenleri kandan beslenmekle suçlayan bizzat Cumhurbaşkanı değil miydi? Sahte bir Osmanlıcılık adı altında özerkleşmenin, eyaletleşmenin zihni alt yapısını kim hazırladı? 2010 Referandumuna kadar tek dil, tek vatan,tek millet, tek devlet derken, 2010 dan sonra ben tek dil demedim diyen Sn Cumhurbaşkanı değil miydi? Ya Apo’yu Kürtlerin meşru Lideri olarak takdim eden Beşir Atalay’a ne demeli?

Yoktur diyebilme hakkı soruna bu mantalite ile yaklaşanlara aittir. 13 yıl boyunca Güneydoğu’nun bazı bölgelerinde uç veren olaylar hep Kürt sorunu başlığı altında ele alınmış,terör örgütünün eylemlerine haklılık kazandırılmıştır. Çünkü meselenin adını bu şekilde koyduğunuz zaman, Kürtlere haksızlık yapıldığı, terörün de bu haksızlıkların haklı bir sonucu olarak ortaya çıkmış olduğu sonucuna varılır. Nitekim, olayı bu vadiye çekmek isteyenler, hep PKK’yı milli ve meşru bir savunma hareketi olarak takdim etmişlerdir.

Bazıları da son derece hatalı bir tespitle, bu sorunun Cumhuriyetle birlikte ortaya çıktığını ileri sürer. Güya Osmanlı imparatorluğu döneminde millet sistemi ile herkesin hakları verilmiş, herhangi bir etnik sorunu besleyecek bir zemin oluşmamıştır. Bu Cumhuriyeti eleştirelim derken hakikatten,tarihi gerçeklerden uzaklaşmanın bir ifadesidir. Kürt isyanlarının başlangıç tarihi Cumhuriyet değil, Osmanlı dönemidir. 1806 dan başlayarak irili ufaklı kimi ulusal içerikli kimi tamamen farklı gerekçeli bir çok isyan olmuştur. Bedirhanlar,Babanlar,Şeyh Ubeydullah,Molla Selim isyanları bunlardan bazılarıdır. Bu isyanlar Cumhuriyetin veya Osmanlı yönetiminin zaaflarından çok –etnik milliyetçiliğin- yaygınlaşması,din toplumundan dil ve kültür toplumuna geçmenin ve merkezi otoritenin zayıflamasının bir sonucudur.. Osmanlının son bir asrında meydana gelen isyanların sayısı Cumhuriyette meydana gelenlerden fazladır.Onun için isyanları şu veya bu yönetim tarzı ile ilişkilendirmek çok doğru bir analiz değildir.

Cumhurbaşkanının bu beyanı belli ki her seçim öncesi yaptığı gibi milliyetçi oyları devşirmeye dönüktür. Bu yüzden de olaya Kürt sorunu perspektifinden bakan HDP tarafından bile ciddiye alınmamıştır.Milliyetçilerin ise ülkeyi parçalanmanın eşiğine getiren uygulamalardan sonra bu tip beyanlara rağbet etmesi mümkün değildir. Bu sorun, bu yönetim ve düne kadar onun başında bulunan sayın Erdoğan tarafından bu noktaya getirilmiştir. Cumhuriyetin hiçbir döneminde PKK terörüne haklılık kazandırmak için iddia edildiği gibi kimsenin diline müdahale edilmemiştir. Hiçbir Anayasamızda dil yasağı ile ilgili bir ibare yoktur. Herkes sokakta, evde, pazarda kendi dilini hiçbir müdahale olmadan konuşmuştur. 1983 de Evren tarafından getirilen yasak özel alanda asla uygulanmamış sadece müzik,kaset ve yayıncılık alanında tatbik edilmiştir. Bu yasak da kaldırılmıştır. Bugün dil mevzuunda yapılan düzenlemeler batıda ki bir çok üniter devletten daha ileri boyutlardadır.Avrupa’da farklı dillerle yayın bugün bile bir çok ülkede birkaç saat ile sınırlıdır. Türkiye’de 24 saat Kürtçe yayın yapmak mümkündür.

Bütün bunların ayrılıkçı siyaseti tatmin etmesi mümkün müdür? Hayır! Hedefi ayrılmak olanları tatmin edecek tek şey yine bizzat ayrılığın kendisidir. Onun için şunu yaparsak sorun biter bunu yaparsak her şey hallolur düşüncesi yanlıştır. Bölünmenin dışında hiçbir şey ayrılıkçı etnik hareketleri tatmin etmez. Ne yaparsanız yapın Kürt sorunu devam ediyor,haksızlığa uğradık diye sızlanmayı sürdüreceklerdir. Taleplerinin tamamı, daha demokratik, daha insan haklarına saygılı bir Türkiye için değil,,bölünmenin zemini olacak,işlerini kolaylaştıracak düzenlemeler içindir. Ana dille eğitim, Özerklik bağımsızlaşma yolunda en önemli merhalelerdir.

Cumhurbaşkanı ve partisi yıllarca bu tip taleplere çanak tutmuştur. Bölgede yer isimleri tek tek değiştirilirken,şehirlere, köylere PKK’nın sembolleri dikilirken,paralel mahkemeler,alternatif vergi mekanizmaları kurulurken bunu seyredenlerin şimdi Kürt sorunu yoktur demeye hakları var mıdır? Milliyetçi oylara dönük bu seçim hamlesinin herhangi bir karşılık bulacağını sanmıyorum.Sorunun mucidi olanların şimdi yoktur demeleri ne inandırıcı ne de samimidir

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi