ÇAĞLAYAN EYLEMİ ve HEDEFLERİ

 DHKP-C’nin Çağlayan Adliyesi baskını basit bir terör olayı olarak değerlendirilemez.. Her terör eyleminin bir amacı, topluma vermek istediği bir mesajı vardır.Marksist terminolojide bu tip eylemler propagandanın silahlı bir biçimidir. Bu eylemle de, bazı mesajların verilmek istendiği açıktır. Dolayısıyla eylem sürerken alınan yayın yasağı kararı doğrudur. Medya terör örgütlerinin mesajını kitlelere taşıyan bir işlev üstlenemez. Yayın yasağı, tarihinin hiçbir döneminde –sorumlu yayıncılık- yapmayan bazı medya organlarının –sorumsuz yayıncılığını önlemiş, örgüt propagandasının kısmen de olsa önüne geçmiştir.

Eylem bir kaç açıdan değerlendirilebilir; öncelikle İstanbul’un belki de en iyi korunduğu düşünülen mekanında yapılması dikkat çekicidir. Örgütün bu mekanı özellikle seçtiğini, böylece her yere nüfuz edebilecek güce haiz olduğu mesajını vermek istediğini düşünebiliriz. Nitekim, dünden beri nasıl olur da bir adliye bu kadar korumasız kalır tartışmaları başlamıştır. İkinci asıl önemli mesaj daha vahim ve ciddi sonuçlar doğuracak niteliktedir. Berkin Elvan bu ülkenin bir evladıdır ve asla hiçbir vatandaşımızın öldürülmesi,failinin meçhul kalması kabul edilemez. Ancak olaydan sonra yürütülen kampanya faillerinin bulunmasından ziyade belli toplum kesimlerini kin ve nefretle doldurarak politize etmeye matuftur. Acıların bu şekilde saldırganlığa dönüştürülmesi hiçbir şekilde tolere edilemez. Aile de bu süreç içerisinde ağır başlı,vakur, acısı olan bir aile gibi davranamamıştır. Gezi olaylarında başka ölümler de oldu ama hiç biri bu kadar istismar edilmedi, kin ve düşmanlık aracı haline getirilmedi. Bunda ailenin de sorumlu olduğu kanaatindeyim. Acı çeken,yüreği sızlayan bir aile böyle her eyleme koşarak gitmez,önüne uzatılan her mikrofona konuşmaz. Olayın üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen Berkin’in ölümü hiç gündemden düşürülmedi,DHKP-C’nin –eylemlerine meşruiyet kazandıran,- mezhep farklılığını derinleştiren bir araç haline getirildi. İşte eylemi önemli kılan, mesajının mana ve mahiyetini gösteren yönü de burasıdır. Teröristleri oraya gönderen iradenin bu olayın kesnlikle kanlı bir şekilde bitmesini amaçladığını düşünüyorum. Böylece ölenler üzerinden yeni bir kampanya oluşturma imkanı doğacak, seçim sathında olduğumuz şu günlerde -mezhep- farklılığı kaşınarak bir yerden bir yere oy taşımak mümkün olacaktır.

Önümüzdeki günlerde eylemin kanla bastırılmasının nasıl bağlamından çıkarılarak bir mezhep olayına dönüştürüldüğünü göreceğiz. DHKP-C’nin uzun zamandır PKK ile iş birliği içinde olduğunu, PKK’nın çözüm süreci münasebetiyle kimi eylemlerini DHKP-C’ye yaptırabileceği de gözden uzak tutmamalıdır. Bu tür terör eylemlerinden kurtulmanın yolu, nereden gelirse gelsin terör eylemlerine karşı olmak, dökülen kan kime ait olursa olsun bunu meşrulaştıracak,haklılaştıracak bir tutumdan kaçınmaktır. Son yıllarda yürütülen kamplaştırıcı ,ayrıştırıcı politikaları elbette tasvip etmiyorum. Ancak siyasetin karşılığı kan değil yine siyasettir. Her politika biçiminin bir alternatifi vardır. Tepkiler,reaksiyonlar alternatif siyasetler üzerinden yapılmalıdır. Terörü kutsayan, eylemlere gerekçe arayanlar terörün pençesinden kurtulamazlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi