CEMAAT-HÜKÜMET VE BİR TAVRIN İZAHI‏

CEMAAT-HÜKÜMET VE BİR TAVRIN İZAHI

Sosyal olayları, basit bir futbol taraftarlığı mantığıyla ele alıp şerh etmek doğru sonuçlara götürmez bizi.Tribün seyircisi fayda zarar hesabı yapmaz,o kayıtsız şartsız,tefekkürsüz taraf olmuştur. Bağlandığı bir takımın ya renkleri, ya adı veya duygularına hitap eden başka bir yanıdır.

Cemaat hükümet gerilimi aynı mantıkla değerlendirilemez. Öncelikle şu hususun bilinmesi lazım,bir taraftan yana olmak veya bir tarafı –haksız isnatların- muhatabı haline getirenleri eleştirmek, o gruptan olmayı gerektirmez. Esas olan vicdanınızın size ne söylediğidir.

Elbette cemaatlerin, tarikatların içinde insanın bulunduğu bütün oluşumların hangi zaaflarla malul olduklarını biliyorum. Bir yerde insan varsa, hangi fikrin, hangi düşüncenin imbiğinden geçmiş olursa olsun orada hırslar, menfaatler,çıkarlar da vardır.Ancak, bu kişisel eğilimler her zaman o grubun genel karakterini vermez, sadece insan kalitesi ile ilgili yarım yamalak bir fikir verir.Kimi grupların dünyaya kendi klanlarının penceresinden baktığını,Müslümanlığı, milliyetçiliği, ahlakiliği kendi gruplarına hapsettiklerini görüyorum. Kendilerinden başka kimseye hayat hakkı tanımadıklarını da. Daha önce Nevzat Kösoğlu’ndan aktardığım bir tespit bu gerçeğe ışık tutar nitelikteydi. Rahmetli Kösoğlu, grup, cemaat,parti taassubundan sıyrılarak Türkiye’yi bir bütün olarak kucaklayabilenlerin yeni bir medeniyetin yuğurucusu olacaklarını, bunu beceremeyenlerin basit bir fırka olarak kalıp kısa zamanda yok olup gideceklerini yazmıştı. Bu tespite aynen katılıyorum.

Gelelim mevcut gündemle ilgili bakış tarzıma,ne şu veya bu partinin düşmanı ne de şu veya bu grubun kayıtsız şartsız alkışçısıyım.Cemaatlere dönük yıpratma kampanyalarından niçin rahatsız olduğumun tarihi bir arka planı vardır.

Sovyetlerin yıkıntıları arasında beş tane de Türk cumhuriyeti çıktı.O dönemi analiz eden bir çok yazar, Türklerin kimliklerini tarikatlar vasıtasıyla koruduğunu, ekim devriminden sonra tarikatların yer altına çekilerek faaliyetlerine devam ettiklerini bu sayede bir çok insanın dini ve milli kimliğini koruduğunu yazdı. Özellikle, Kafkasya’da Sovyet öncesi dönemde Nakşi şeyhi(Mevlana Halit hazretlerinin halifesi) Şeyh Şamil’in örgütlediği, kendinden sonra da aynı çizginin mirasçıları tarafından sürdürülen bağımsızlık mücadelesi bunun en bariz örneklerinden biridir. Özbekistan için yapılan çözümlemelerde de benzer tespitlere rastlamak mümkündür.

Birkaç yıl önce gittiğim Saray Bosna’da bir mücahit, niçin bu kadar hırpalandınız şeklindeki soruma şu  cevabı vermişti;Sırplar,Hırvatlar bizi vurana kadar Müslüman olduğumuzun bile farkında değildik. Bizi biçmeye başladıklarında farklı olduğumuzu, bu farkın da Müslümanlık olduğunu anladık. Bizde de sizdeki tarikatlar, cemaatler,manevi önderler olsaydı bu kadar yaralanmazdık.Savaş bizi kendimize getirdi.

Onun için ahlak mayalayan grupları değerlendirirken kimi mensuplarının  hırslarına, kişisel zaaflarına takılmadan değerlendirme yapmakta fayda var.Doğru yönetilen,sünnet ve cemaat yolundan ayrılmayan gerçek tarikatlar hep devlet-millet-bayrak aşkı ile din aşkını beraber  götürmüşlerdir. Din-ü devlet fikri biraz da bu iç içe geçişin bir sonucudur.Ülkeyi yönetenlerin geçmişte dini müesseseleri hedef almaları bazı dini grupların bu milli dokularını zedelemiş, devletten uzaklaştırmıştır. Ama Sait Nursi,Osman Bedreddin-i Erzurumi(İmam efendi)  Gümüşhanevi Hazretleri ve benzerlerinin çizgisine baktığınızda bu milli rengi görürsünüz. Bu üçlü  aynı zamanda Rus cephesinde savaşan üç büyük mücahittir. İmam Efendi de, Said Nursi’de Şeyh said isyanına cevaz vermemişler, sevenlerini bu fitneden uzak tutmuşlardır.Onun için ben , görevlerinden biri milli ruh dokuyuculuğu olan(olması gereken) bu müesseselerin  hep kendilerini yenileyerek yaşatılmaları gerektiği kanaatindeyim.Siyasi mülahazalarla böyle ayak altı edilmelerine gönlüm razı olmuyor. Yanlışları, eksikleri görüyor, ama yaptıkları hizmetin hatırının daha büyük olduğunu düşünüyorum.Suça karışan olursa zaten ister fert, ister cemaat gereği yapılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi